AÜ’DE KISA FİLM RÜZGARI
Bu yıl 13'üncüsü düzenlenen 13. Akbank Kısa Film Festivali'nin ödüllü filmleri 11 Nisan Salı günü saat 14.00'da Anadolu Üniversitesi Sinema Anadolu’ya geliyor.
Akbank Sanat’ın, Türkiye’de sanat alanında düzenlediği festivalleri çoğumuz ilgiyle takip ediyoruz. Bende ilgiyle takip edenler arasındayım. Ve her yıl çoğumuzun ilgisini çekebilecek işler ortaya koyuyorlar. Bu bahar ise biz Eskişehirlilere 13. Akbank Kısa Film Festivali'nin ödül almış kısa filmleriyle 'merhaba' diyorlar. Ödül almış kısa filmlere bir göz atarken ise hayran kaldım. Charlie Chaplin'den Albert Lamorisse'e çok kıymetli sanatçıların filmleriyle karşımızdalar. Kısa filmlerin hepsi birbirinden anlamlı ve keyifli. Gerek çekimleri gerek konuları, gerekse müzik ve anlatımlarıyla eşsiz birçok film bulunuyor. Üstelik kısa filmlerin gösterimi ücretsiz. İşte bu muhteşem kısa film festivalinde ödül almış filmler:
A DOG'S LIFE (1918)
Charlie Chaplin'in o kendine has filmlerinden biriyle daha karşı karşıyayız. 1918 yapımı filmde dönemin insanlarının yaşantısına Chaplin'in gözünden bakıyoruz. Bir köpek ile bir insan arasında ki dostluğu konu alan film hayatının aşkını bulan Charlie ve köpeğinin mutlu ve güzel aile hayatına kavuşmalarıyla son buluyor. Bu komik ama bir o kadar da düşündürücü filmin yapımcısı ve senaristi de yine Charlie Chaplin'den başkası değil. Büyük bir zevkle izleyeceğiniz bir klasik.
THE RED BALLOON – LE BALLON ROUGE (1956)
Albert Lamorisse'in, ‘En İyi Özgün Senaryo Akademi’ ödülü aldığı, içinde diyalog olmadan kazanılmış ilk film olan Kırmızı Balon ayrıca Cannes Film Festivali'nde de Altın Palmiye ödülünü almış. Başrol oyuncusu küçük çocuğun kırmızı bir balon bulmasıyla başlayan film bu kırmızı balon ve çocuğun dostluğunu birlikte yaşadıkları zorlukları konu alıyor. Filmin geneline yayılmış olan soluk renklerin aksine balonun canlı kırmızı bir renk de olması ise oldukça dikkat çekici. Üstelik başrolde gördüğümüz küçük oyuncu ise Lamorisse oğlu Pascal Lamorisse. Filmin müziği Maurice Leroux'a ait. Görüntü yönetmenliğinde Edmond Sechan'ın bulunduğu film hepimizi çocukluğumuzun masum hatıralarına götürüyor.
FOUTAISES (1989)
Yönetmenliği Jean Pierre Jeunet'in yaptığı film daha başladığı gibi müziğiyle bizi gülümsetiyor. Dominique Pinon ustaca kullandığı mimikleriyle dikkati hemen üzerine çekiyor. Görüntüleri ve müziğiyle hem gözlerimizin hem de kulaklarımızın bayram edeceği bir film. Başrol oyuncusunun sevdiği ve sevmediği şeyleri gülünç ve abartılı bir şekilde anlattığı bu hızlı film de bol bol gülümseyeceksiniz. Filmin sinematografisinde Jean Poisson bulunuyor. Dinleyeceğiniz müziğin bestesi ise Carlo d'Alessio 'a ait.
Not: Jeunet'in dünyaca ünlü Amelie'sini hala izlemediyseniz mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
THE GUNFISHER ( 2004 )
The Dictator'un başarılı kurgusuyla kendini dünyaya tanıtan Eric Kıssack'ı bu kez yönetmen koltuğunda görüyoruz. The Gunfisher bir western komedi filmi başrol oyuncusu kovboyun (Shawn Parsons) kasabada ki bir bara girmesi ve ardından herkesin duyduğu bir dış sesin konuşmasıyla başlar film. Barda ki herkesin sırlarının ortaya çıkmasıyla komik anların yaşandığı film de aslında hepimizin hem bu dış sese ne kadar ihtiyacı olduğunu hem de gerçekte böyle bir ses olmadığı için ne kadar şanslı olduğumuzu düşündürüyor.
BUT MILK IS IMPORTANT ( 2012 )
Yönetmenlik senaryo ve sinematografi koltuğunu Anna Mantzaris ve Eirik Grønmo Bjørnsen'in paylaştığı animasyon film de sosyal fobisi olan bir adamın posta kutusunda bulduğu bir paket ve notla başlıyor film. Sevimli ama bir o kadar esrarengiz bir yaratıkla karşılaşmasıyla hayatı değişen bu adamın kendisi ve çevresiyle yaşadığı mücadeleyi konu alan film de hem kendisiyle hem de korkularıyla yüzleşen bu adamın macerası görülmeye değer. Film de duyduğumuz o güzel müziğin bestecisi ise Philip Brookes. Bu tatlı animasyonu izlediğinize asla pişman olmayacağınız dakikalar sizi bekliyor.
Eğer 11 Nisan 2017 Salı günü ne yapacağınıza henüz karar veremediyseniz keyifli ve dolu dolu bir gün için sizde Sinema Anadolu'da yerinizi alabilirsiniz. Şimdiden keyifli seyirler.
NOT: ANADOLU ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN BU ETKİNLİK KÜL 199 KÜLTÜREL ETKİNLİK DERSİ KAPSAMINDADIR
A DOG'S LIFE (1918)
Charlie Chaplin'in o kendine has filmlerinden biriyle daha karşı karşıyayız. 1918 yapımı filmde dönemin insanlarının yaşantısına Chaplin'in gözünden bakıyoruz. Bir köpek ile bir insan arasında ki dostluğu konu alan film hayatının aşkını bulan Charlie ve köpeğinin mutlu ve güzel aile hayatına kavuşmalarıyla son buluyor. Bu komik ama bir o kadar da düşündürücü filmin yapımcısı ve senaristi de yine Charlie Chaplin'den başkası değil. Büyük bir zevkle izleyeceğiniz bir klasik.
THE RED BALLOON – LE BALLON ROUGE (1956)
Albert Lamorisse'in, ‘En İyi Özgün Senaryo Akademi’ ödülü aldığı, içinde diyalog olmadan kazanılmış ilk film olan Kırmızı Balon ayrıca Cannes Film Festivali'nde de Altın Palmiye ödülünü almış. Başrol oyuncusu küçük çocuğun kırmızı bir balon bulmasıyla başlayan film bu kırmızı balon ve çocuğun dostluğunu birlikte yaşadıkları zorlukları konu alıyor. Filmin geneline yayılmış olan soluk renklerin aksine balonun canlı kırmızı bir renk de olması ise oldukça dikkat çekici. Üstelik başrolde gördüğümüz küçük oyuncu ise Lamorisse oğlu Pascal Lamorisse. Filmin müziği Maurice Leroux'a ait. Görüntü yönetmenliğinde Edmond Sechan'ın bulunduğu film hepimizi çocukluğumuzun masum hatıralarına götürüyor.
FOUTAISES (1989)
Yönetmenliği Jean Pierre Jeunet'in yaptığı film daha başladığı gibi müziğiyle bizi gülümsetiyor. Dominique Pinon ustaca kullandığı mimikleriyle dikkati hemen üzerine çekiyor. Görüntüleri ve müziğiyle hem gözlerimizin hem de kulaklarımızın bayram edeceği bir film. Başrol oyuncusunun sevdiği ve sevmediği şeyleri gülünç ve abartılı bir şekilde anlattığı bu hızlı film de bol bol gülümseyeceksiniz. Filmin sinematografisinde Jean Poisson bulunuyor. Dinleyeceğiniz müziğin bestesi ise Carlo d'Alessio 'a ait.
Not: Jeunet'in dünyaca ünlü Amelie'sini hala izlemediyseniz mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
THE GUNFISHER ( 2004 )
The Dictator'un başarılı kurgusuyla kendini dünyaya tanıtan Eric Kıssack'ı bu kez yönetmen koltuğunda görüyoruz. The Gunfisher bir western komedi filmi başrol oyuncusu kovboyun (Shawn Parsons) kasabada ki bir bara girmesi ve ardından herkesin duyduğu bir dış sesin konuşmasıyla başlar film. Barda ki herkesin sırlarının ortaya çıkmasıyla komik anların yaşandığı film de aslında hepimizin hem bu dış sese ne kadar ihtiyacı olduğunu hem de gerçekte böyle bir ses olmadığı için ne kadar şanslı olduğumuzu düşündürüyor.
BUT MILK IS IMPORTANT ( 2012 )
Yönetmenlik senaryo ve sinematografi koltuğunu Anna Mantzaris ve Eirik Grønmo Bjørnsen'in paylaştığı animasyon film de sosyal fobisi olan bir adamın posta kutusunda bulduğu bir paket ve notla başlıyor film. Sevimli ama bir o kadar esrarengiz bir yaratıkla karşılaşmasıyla hayatı değişen bu adamın kendisi ve çevresiyle yaşadığı mücadeleyi konu alan film de hem kendisiyle hem de korkularıyla yüzleşen bu adamın macerası görülmeye değer. Film de duyduğumuz o güzel müziğin bestecisi ise Philip Brookes. Bu tatlı animasyonu izlediğinize asla pişman olmayacağınız dakikalar sizi bekliyor.
Eğer 11 Nisan 2017 Salı günü ne yapacağınıza henüz karar veremediyseniz keyifli ve dolu dolu bir gün için sizde Sinema Anadolu'da yerinizi alabilirsiniz. Şimdiden keyifli seyirler.
NOT: ANADOLU ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN BU ETKİNLİK KÜL 199 KÜLTÜREL ETKİNLİK DERSİ KAPSAMINDADIR