PİLAVDAN DÖNENİN KAŞIĞI KIRILSIN (MI)?

PİLAVDAN DÖNENİN KAŞIĞI KIRILSIN (MI)?
20 Ekim 2016 Perşembe 09:23

Önceki yazımda da belirttiğim üzere, Türkiye onca ağır sorunlarının yanı sıra sonuçları itibariyle çok daha ağır sorunlar yaratacak yeni bir iklime hızla sürüklenmektedir. Bu sorunun adı; “ Başkanlık sistemi ve Anayasa değişiklikleri”
Anayasa değişikliği yapılabilmesinin iki yolu bulunmaktadır. Bunlar; ya getirilen değişikliklerin 367 milletvekilinin oyuyla TBMM’de doğrudan kabul edilmesi, ya da en az 330, en çok 366 milletvekilinin kabul oyunun sağlanmasıyla halk oylamasına sunulması ve en az % 50,01 oy oranıyla halk tarafından kabul edilmesidir.
TBMM’nin aritmetik dağılımına bakıldığında, getirilecek değişikliklerin 367 kabul oyu ile doğrudan Meclisçe yapılması mümkün görünmemektedir. Değişikliklerin halk oylamasına götürülebilmesi içinse, AKP dışında bir partinin ve/veya milletvekili grubunun desteğine ihtiyaç bulunmaktadır.
Mecliste temsil edilen CHP ve HDP’nin; bu değişikliğe karşı oldukları kamuoyunca bilinmektedir. İşte tamda bu noktada MHP’nin tavrı önem kazanmaktadır.
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli; parti olarak parlamenter sistemin revize edilerek devamından yana olduklarını, ancak yaşanan fiili durumun ortadan kaldırılması ve anayasaya ile uyumunun sağlanması için Anayasa değişikliklerinin ve başkanlık sisteminin millete sorulmasında bir mahsur olmadığını, bu konuda ki kararlılıklarını da; “ Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın” ifadeleriyle açıklamıştır.  

HALK, MEVCUT 82 ANAYASASINI % 91 OYLA KABUL ETMEDİ Mİ?
Ülkemizdeki tüm siyasal partiler ile diğer demokratik kitle örgütleri ve kurumlar, mevcut Anayasadan memnun değildir ve değişmesini istemektedir. Yanı sıra AKP ve MHP; gerekmesi durumunda da egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu vurgusuyla halkoyuna sunulmasını savunmaktadırlar.
Ancak unutulan ve hiç seslendirilmeyen bir gerçek ise şudur; Mevcut şikâyet edilen, beğenilmeyen ve değiştirilmesi istenen Anayasamız da; 1982 yılında halkoyuna sunulmuş ve % 91,37 oy oranı ile kabul edilmiştir.
Halk hakemse, egemenlik kayıtsız-şartsız millete aitse ve halkın iradesine saygı gösterilecekse, 82 anayasasını ezici bir çoğunlukla kabul eden halkın iradesini nasıl yorumlamamız gerekmektedir?

2010 yılında yapılan Anayasa değişiklikleri de hükümet tarafından “ 12 Eylül darbesiyle hesaplaşma, demokrasi açısından büyük bir devrim” sunusu ve “ her evet demokrasiye evet, özgürlüğe davet” sloganıyla halka sunulmuş ve yapılan halkoylaması sonucunda     % 57,88 oy oranıyla kabul edilmişti.
Sahi; 2010 yılında yapılan Anayasa değişiklikleri hatırlayanlarımız var mı?

İHTİYACIMIZ OLAN GENİŞ BİR TOPLUMSAL UZLAŞI VE NORMALLEŞMEDİR!
Hiç kuşku yok ki; çok geniş bir toplumsal uzlaşma ile daha özgürlükçü, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işletileceği, daha adil, eşitlikçi, refahı artıracak, ülkemizi ve insanlarımızı çağdaş normlara taşıyıp, laik, demokratik sosyal hukuk devletini perçinleyecek ve daha da geliştirecek bir Anayasal düzenlemeye hiç kimsenin karşı çıkması söz konusu değildir.
Tartışmayı yaratan, Türkiye Cumhuriyet’inin yönetim biçiminin değiştirilmesi, yani rejim değişikliği girişimidir.
Fiili olarak içinde yaşadığımız sorunlara kaynaklık eden düzenleme ise; mevcut Anayasamızda ki, cumhurbaşkanının yetkilerinin çok geniş olmasıdır.
O zaman; 

Anayasa değişikliği ile başkanlık sistemine geçip, Türkiye’yi büyük bir çıkmaza sokmak yerine, içinde yaşadığımız sorunun kaynağı olan, Anayasanın cumhurbaşkanının yetkilerini düzenleyen 104 ve 105’inci maddelerinin değiştirilerek, yetki kısıtlamasına gidilmesi, Türkiye’nin hızla normalleşmesine ve rahatlamasına yol açacaktır. 

      

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.