Bayram ziyaretinde de mi ekonomi?
Soner Uçak yazdı...
Daha önce konuşulmuş hatta defalarca duyulmuş sözler nasıl oluyor da her defasında zaman mekan tanımadan karşınıza çıkıyor ve nasıl oluyor da aynı sorulara sıkılmadan cevap arıyorsunuz? “Biz bunları duymuştuk”, yahut “daha önce söylemiştim” deyip, kestirip atmak varken, nasıl oluyor da aynı can sıkan cümleler ile zaman geçirip, ondan sonra “görüşürüz” deyip evin yolunu tutuyoruz.
Son bir buçuk-iki yıldır zannediyorum en çok konuştuğum konuların başında ekonomi geliyor. Ekonomi dediysem altın dolar borsa değil. Dış borçların iç piyasaya yansıması da…
Görmezden gelinen vatandaşın ekonomisi.
Kimi zaman kapı komşum, kimi zaman bir akrabam, arkadaşım ya da meslektaşım.
İlk konuşmalar zannediyorum ne alınacağı üzerineydi. İşte “araba fiyatları artacak artmadan bir araba alayım” falan diyen de vardı. Memleketteki arazisini satıp ev almak isteyen de. Küçük bir hobi bahçesi hayal edenler de. Sonraları kur koruması mı daha iyi idi bana göre yoksa dolarda mı tutmalıydı parayı. Gün geçtikçe hedefler küçülüp sorunlar büyümeye başladı. Ev yahut araba almak isteyenler et fiyatlarından bahseder oldu. Mutfak harcamasının nasıl da 3’e yahut 4’e katlandığı yönünde muhabbetlerin aranır adamlarından biri olmuştum sanki.
Son iki yılda en akıllı yatırım olarak ev ya da otomobili görenlerin neredeyse tamamı ucuz etten bahseder olmuştu. Derken televizyonlarda kilo ile et almak yerine koyun almanın, yahut inek eti yerine koksa da koyun etinin tercih edilmesi gerektiği yönündeki gülümseten tespitler.
Şimdilerde soğan meşhur.
Fıkradır işte memleketin birinde sormuşlar bizimkine milli piyango sana çıksa ne yaparsın diye
“soğan cücüklerin tamamını” alırım der ve “sen ne yapardın” diye sorar karşısındakine “bana alacak bir şey bırakmadın ki” yanıtını alır.
Ekonomi bakanımız soğanın cücüğüne dikkat çekmesi boşuna değil haddizatında.
İki yılda ev ya da otomobil almak isteyenlerin nasıl et ve soğan hesabına döndüğünün kısa özeti gibiydi bu bayram.
Hükümetin verecek hiçbir cevabı yok gibi. Onlarda benim gibi dinliyorlar. Görüşürüz deyip gidecekler sanki.