YEREL SEÇİMLER- 1

Yahya Kaya yazdı...

YEREL SEÇİMLER- 1
19 Eylül 2018 Çarşamba 14:27

‘Söylenecek o kadar söz var ki; Hepsini kalbimin derinliklerine atıyorum. Küllensin diye...’

Merak etmeyin, ’Yerel Seçim’ başlığı atıp, devamında aşk acısı çeken yaralı bir kalpten bahsetmeyeceğim. Bu sözler Ordu Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan istifa eden Enver Yılmaz’ın sosyal medya mesajının ilk cümleleri.Devamındaysa şöyle diyor Yılmaz; ‘ 23 yıllık aktif siyasi hayatıma son veriyorum. Ordu Büyük Şehir Belediye Başkanlığı görevimden istifa ediyorum. Ben hakkımı helal ediyorum. Sizlerde helal ediniz. Allaha emanet olunuz.’ (Büyük Şehir’ yazımı da dahil yazım hataları Enver Yılmaz’a ait.)

Açıklama bundan ibaret. Dört buçuk yıldır belediye başkanlığı yapan ve görev süresinin bitimine 6 ay kala istifa eden bir belediye başkanı, istifa sebeplerini halka açıklamak zorunda değil midir? Böyle bir sorumluluğu yok mudur? Ancak öyle yapmıyor.

Aslında istifa onurlu bir müessesedir. Mesela başkan Ordu’da yaşanan sel felaketinden sonra sorumluluğu olduğu düşünüp, bunu yapabilirdi. Ama mevzu tabii ki başka. Görünen o ki, Yılmaz protokol kavgasına kurban gitti. Geçen yıl yapılan bir yayla şenliğinde dönemin Ordu Emniyet Müdürü ile Enver Yılmaz arasında protokol tribününde kavga çıkmıştı. O dönem Kültür ve Turizm Bakanı olan Numan Kurtulmuş, kavganın arasında kalarak şenliği terk etmişti. Geçtiğimiz günlerdeyse Yılmaz, Numan Kurtulmuş’u eleştiren ifadelerde bulunmuştu. Tabi AKP’de protokol sırası önemli! Eskişehir’de de protokol krizlerine şahit olmuşluğumuz var, oradan biliyoruz. Türkiye kamuoyu bu ‘sebepsiz’ istifalara da yabancı değil. Daha önce İstanbul, Ankara, Bursa, Düzce, Balıkesir, Niğde belediyelerinde başkanların istifası istenmişti. Erdoğan’ın göz işaretinden anlam çıkarıp anında istifasını sunun da olmuştu, direnip(!) gözyaşlarıyla ayrılan da.

Üzerinden zaman geçtiğinden mi, yaşandıkça normalleştiğinden mi bilinmez seçilmişlerin seçmenlerince değil de siyasi parti başkanları tarafından istifa ettirildiği günleri çabuk unuttuk.Yerel seçim öncesi tekrar hatırlattığı için Enver Yılmaz’a şükranlarımızı sunalım. Yoksa hem iktidarhem muhalefet için aday isimlerini tartışarak geçirecektik önümüzdeki ayları da. Oysa AKP açısından kimin aday olduğu seçilene kadarki bir teferruattan ibaret. Seçilen kişi seçmenine,hizmet götürmesi gereken vatandaşa karşı değil de Erdoğan’a karşı sorumlu. Eğer seçilen bir başka partidense de kayyum yolu açık!

Burjuva demokrasilerinde halkın iradesinin seçim sonuçlarına ve yönetim biçimine ne kadar yansıdığı konusu bir yana, son dönemde çok övünülen ‘millet iradesi’nin durumu hepten içler acısı.Hayır, bunu seçim sonuçlarındaki şaibeleri gündeme getirmek için de söylemiyorum.Durum o noktaya geldi ki, seçilmiş belediye başkanları da artık görevlerinin başında duramaz halde.

İstifası istenerek değiştirilen belediye başkanlarının olduğu bölgelerde toplam nüfus  yaklaşık 25 milyon 435 bin, kayyum atanarak görevden alınan bölgelerde ise 6 milyon 365 bin, buna milletvekili adaylığı gibi sebeplerle görev süresi dolmadan istifa edenleri eklediğimizde sayı  yaklaşık 35 milyon 800 bin oluyor. Yani Türkiye nüfusunun yaklaşık %45’i seçtiği belediye başkanları tarafından değil başkası tarafından yönetiliyor. Bize ilkokulda , ‘Cumhuriyet halkın kendi kendisini yönetmesidir’ diye öğretilmişti. Ama iş o noktaya geldi ki halk artık kendi arasından bir yönetici seçmiyor, merkezi iktidar o bölgeyi kimin yöneteceğini belirliyor. Hatta beğenmiyor değiştiriyor. Yerine yenisini atıyor. Bazen şehirle ilgisi bile olmayan isimler göreve getiriliyor. Belediye başkanları valilerden farksız, hatta bazı şehirlerde bizzat valiler, kaymakamlar kayyum belediye başkanı.

Buradan ‘zaten bizim seçtiklerimiz göreve gelmeyecek, gelse de görevde kalmayacak, o zaman yerel seçimden bize ne’ sonucu çıkarılmasın. Derdimiz bu durumdan çıkış yollarını tartışmak.

Yerel seçimlerde aday önemlidir, evet. Hele bizimki gibi ortak aklın, ekip çalışmasının, vatandaşın siyasete aktif katılımının az olduğu yerlerde hayli önemlidir. Ancak merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerinde bu kadar belirleyici olduğu bir ortamda sadece aday isimlerini tartışmak ne kadar doğru? Arkasında birleşmiş, örgütlübir kitle yoksa böylesi bir düzende mevcut adaylar ne kadar güçlü? Yerel siyaset genel siyasetten ne kadar bağımsız? Bizim başka şeyleri de tartışmamız gerekmiyor mu?

(Devam edecek.)

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.