ESKİŞEHİRLİ BİLGE

Nabi Hoca öyledir, saydıklarımıza karşılık gelir. Kiminin saatler süren nasihat dolu süslü cümleleri ile anlatamadığı şeyi, bir nükte, bir ters cevap yahut bir hatıra ile bir çırpıda çiviler kafanıza. Yaşayan tarih gibidir, kah Süleyman Demirel ile yaptığı röportajı kah Sezai Karakoç’u tanıdığı günü anlatır. Anlattıklarının başka neleri içerdiğini, dikkatle dinlemiş iseniz ertesi gün de anlamaya devam edersiniz. Anlatmadıkları, başkalarından duyarak şaşırdıklarımız, anlattıklarından çok daha fazladır. Tanıdıkça fark edersiniz, fark ettikçe neden bir ülke canla başla şaha kaldırılırken kendisine yıllar yılı “danışıldığını” anlarsınız.

ESKİŞEHİRLİ BİLGE
21 Ağustos 2017 Pazartesi 11:30

Siyaseti; mensubu bulunduğun ülkeye hizmet etme, sorun çözme, toplumun daralmışlıklarını tasnif edip dünyayı takip ederek milletine ışık tutma yolu olarak görmek gerek. Şiraze bundan kaymaya başladığında samimiyet azalıyor, kalite azalıyor, başarısızlık baş gösteriyor. Uzun, samimi ve sabırlı çalışmalar yapmak şart. Her kesimde böyle işlere kalkıştığınızda milletimizin geneline hakim olan beklenti, maalesef kısa vadede hızla sonuç almak olarak karşımıza çıkıyor. Hâlbuki yılların damıttığı tecrübeyi, birikimi kullanarak sindirmek, uygulamaya çalışmak dünyaya yön veren istikrarlı beyinlerin mayasını oluşturuyor.

İşte 15 yılda gerçek anlamda baştan uca hissedilecek, oy vermeyenlerden bile sağduyulu herkesin kabul ettiği müthiş bir devrim yaşandı ülkemizde. Sabırla örülmüş, ev ev gezilmiş, yanlışlar not edilmiş, süzülmüş, ülke gerçekleriyle hemhal olunmuş, tepkilere rağmen ilkler denenmiş bir dönem yaşandı. Sonrasında İstanbul Büyükşehirle başlayan Büyük Türkiye yolculuğunun temellerini tanımış olduk. Bu temelleri açıklarken, ülkenin sürüklendiği “siyasi tesadüf” rüzgârlarına bağlayanlar kasıtlı yapmıyorlarsa cahillikten yapıyorlardır.

Dedik ya, tecrübeyi yılların filtrelerinde damıtmış dimağların bu büyük, güçlü ama sessiz devrimin altyapısındaki alın terleri azımsanamaz. İşte onlardan birinden bahsetmek, canım şehrimin övünç kaynaklarından birini hatırlamak, hatırlatmak zamanıdır…

Nabi Hoca öyledir, saydıklarımıza karşılık gelir.

Kiminin saatler süren nasihat dolu süslü cümleleri ile anlatamadığı şeyi, bir nükte, bir ters cevap yahut bir hatıra ile bir çırpıda çiviler kafanıza. Yaşayan tarih gibidir, kah Süleyman Demirel ile yaptığı röportajı kah Sezai Karakoç’u tanıdığı günü anlatır. Anlattıklarının başka neleri içerdiğini, dikkatle dinlemiş iseniz ertesi gün de anlamaya devam edersiniz. Anlatmadıkları, başkalarından duyarak şaşırdıklarımız, anlattıklarından çok daha fazladır. Tanıdıkça fark edersiniz, fark ettikçe neden bir ülke canla başla şaha kaldırılırken kendisine yıllar yılı “danışıldığını” anlarsınız.

Nezaketin bilmediğiniz sokakları onun haritasında mevcuttur, dikkatle izlerseniz bilir, görür, kullanırsınız. Tanıyanlar; sohbet esnasında bir kitap tavsiyesi aldıklarında hemen cebindeki not defterine, ya da telefonunun hafızasına davranır. En özel tarafı ise bu filozof yönünün tamamlayıcısı olarak; ülkenin gündemini, yerelliğini ve milletimizin genlerini iyi tahlil edip anlayanlara yol gösterebilmesidir. İnandığını yaşarken “çaktırmadan” yapıyor olması nezaketinin derinliğinden mi, yoksa salih samimiyetinden mi karar veremedim. Çağdaş Akşemseddin desem teşbihte hata olmaz, abarttığımı düşünenlere inşallah yakından tanımak nasip olur.

Şehrim adına gurur duyduğum, siyasetin bu kaliteye ulaşmasına adına umut bulduğum ve çalışmaktan her daim onur duyduğum bir bilgedir o.

Siyaset üstüdür, milli ve yerlidir.

O Eskişehirli bir Bilgedir.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.