İKTİDAR OLUR SONRA KAYBOLUP GİDERLER

23 Haziran seçimleri pek çok soru ile birlikte AK Parti’nin de sorgulandığı bir süreci de beraberinde getirdi. Saadet Partisi İl Başkanı Fesih Bingöl ile gündemdeki bazı sorular üzerine konuştuk.

İKTİDAR OLUR SONRA KAYBOLUP GİDERLER
25 Temmuz 2019 Perşembe 10:24

AK Parti, 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde sizce neden başarısız oldu?

Tayyip Bey, 1994 yılında Refah Partisi'nden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti. Yerelden, merkezi iktidara gelmek daha kolay. Türkiye'de böyle bir anlayış var. Yerelde başarılı olunduğu zaman merkezi iktidara rahatlıkla gelebilirsiniz. 94'de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı kazanıldı. Refah Partili belediyeler Türkiye'de o zaman çok ciddi hizmetler yaptılar. Dolayısıyla o dönemden sonra Refah Partisi iktidar oldu. Halk, yerel yönetimlerde bire bir hizmetleri görüyor. Oyunu kullanırken hizmetleri ve uygulamaları esas alarak oy veriyor. Yerel hizmetler vatandaşa bire bir dokunan hizmetlerdir. Vatandaş eğer yerel hizmetlerden memnunsa çekinmeden o partiye oy verebiliyor, onun iktidar olup olmamasına bakmıyor. Hizmetlerdeki kaliteye, ucuzluğa...

Sayın Tayyip Erdoğan "İstanbul'a ihanet ettik" dedi. Büyükşehirlerde ciddi şekilde insan hayatının zorlaştığı, yatırımların çok doğru yapılmadığı, görsel yatırımlara önem verildiği için ve buna da mevcut partinin neden olduğu düşünülerek, o yüzden tercihini farklı kullandı.

"31 Mart iktidara bir tepki değildi, hizmetlere tepkiydi"

Yerel seçimlerde vatandaş oy kullanırken projelere ya da yatırımlara mı baktı, yoksa iktidara bir tepki sonucu mu bu tablo ortaya çıktı?

31 Mart iktidara bir tepki değildi. Hizmetleri esas almışlardı. İstanbul'da ciddi haksızlıklar var. Rant yolsuzluğu var... İstanbul'da halkın büyük bir kesimi yapılan yatırımlardan arzu ettiği payı alamadı. Dolayısıyla şehir hayatı kolaylaştırılmadı. 31 Mart'tan sonra, 23 Haziran'da ifade ettiğiniz gibi sadece hizmetler değil bu kez bir haksızlıkta gündeme geldiği için tepkiyi de farklı bir biçimde ortaya koydular. Türkiye'de insanların şöyle bir bakış açısı var; Mazlum ya da mağdur olan insanlara karşı acıma hissi var. Türkiye'de Tayyip Erdoğan iktidara geldiğinde önce mağdur edildi. Pınarhisar'da hapishane süreci oldu. Sizin bu ülkede mağdur olduğunuz kamuoyu tarafından bilindiği zaman insanlar sizin dünya görüşünüze hiç bakmadan mağdurluğunuzu esas alarak rahatlıkla o mağduriyetin giderilmesi yönünde tercihini yapabiliyor. Örneğin Mandela... Yıllarca hapishanede kaldı ve devlet başkanı oldu.

"Belediye yatırımlarından insanlar eşit şekilde istifade edemedi"

AK Parti iktidarında bir metal yorgunluğu oluştu. Özellikle büyükşehirlerde yandaş diyebileceğimiz, hükümete yakın iş adamlarına büyük ihaleler verildi. Belediye yatırımlarından insanlar eşit şekilde istifade edemedi. Bir güç mekanizmasının elindeydi. Halk bunu hissettiği an cezalandırdı.

"AK Parti başkanlık sistemine geçişle birlikte bitti"

23 Haziran seçimleri sonrası yeni oluşumlar, bölünmeler, birleşmeler gündemde... Sizce AK Parti siyasi ömrünü tamamladı mı?

AK Parti aslında başkanlık sistemine geçişle birlikte bitmişti. Temel Bey, Sayın Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmede;"Eğer siz tartışmadan başkanlık sistemini Türkiye'nin gündemine getirir ve yeni bir sistemi Türkiye'de ikame ettirmeye çalışırsanız açıkçası bunun altında kalırsınız" demişti. Türkiye henüz buna hazır değil. Türkiye'nin özellikle güçlü bir parlamenter sisteme ihtiyacı var. Önce güçlü bir parlamenter sistem olursa Türkiye bir müddet bununla yol alır, üreten bir ülke olursa o zaman başkanlık sistemi gündeme gelebilir. Tayyip Bey burada tuzağa düşürüldü. 50+1 olmasaydı bugün bunları konuşmuyor olacaktık. Yine AK Parti Türkiye'de birinci parti olacaktı, yine İstanbul, Ankara ve Antalya'da AK Parti kazanırdı. 50+1, Türkiye'yi ittifaklara zorladı. Türkiye iki partili sisteme doğru giderken çok ciddi bir şekilde kutuplaşıyor.Bu ülkenin lehine değil.

"Türkiye'de konjonktür partileri bir müddet iktidar olur ve sonra kaybolup giderler"

AK Parti bir gerileme sürecine girdi. Şuan yüzde 34,35 civarında oyu var. Dolayısıyla ekonomik süreç böyle devam eder ve yeni istihdam alanları oluşturulmazsa oy oranları çok daha aşağılara iner.  Türkiye'de konjonktür partileri bir müddet iktidar olur ve sonra kaybolup giderler. Anavatan gibi...Partiler bir müddet iktidarda kalırlar ve ülkenin geleceği ile ilgili projeler ortaya koyamazlar ve ayakta kalamazlar. Mecburen gidecekler. Tayyip Bey de, AK Parti de bunun farkında. Şuanda perde arkasında güçlü bir parlamenter sisteme geçiş için çalışmalar var. 

“Ak parti girileşti”

AK Partili dostlarınız sizi arayıp dert yanıyor mu? Ülkenin durumundan ya da parti içi meselelerden AK Partililer de şikayetçiler mi? 

Tabi ki arayıp dertleşiyorlar. "AK Parti grileşti" diyorlar. En son yönetici vasfında bir arkadaşla konuştum. Kendisi "Parti içerisinde haksızlıklar, adaletsizlikler, yolsuzluklar var" deyip bunu kabul etti.  Fakat "Bu burada dursun ama öbür tarafta da samimiyetsiz, istismar eden ve takiye edenler belediyeye geldi" diyor. İstismar eden, samimiyetsiz, takiye eden insanların iktidara gelmesi yerine yolsuzlukları, hırsızlıkları yeğlemek gerektiğini anlatıyor. Bu bir akıl tutulması.

Eski bakanlardan Ali Babacan'ın, 11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte yeni parti kurma çalışmaları kulislerde yüksek sesle dillendiriliyor. Babacan, topluma umut vaat ederek yeni bir başlangıç sunabilir mi?

Geçmişte Refah Partisi ve Fazilet Partisi üzerinden AK Parti kurulurken kurulan tuzaklar, bugün AK Parti üzerinde kuruluyor. Bizim temel bir İslami inancımız var. Siz hayattayken başkasına bir yanlış yaparsanız o yanlış size yapılmadan ölmezsiniz. AK Parti'den kopuşlar olacak. Ama bu kopuşlar Türkiye için bir umut olabilir mi, onu bilmiyoruz. Siyaset alanında parti kurmak ile ilgili bir boşluk yok. Şartlar uygun değil. Ali Babacan bir umut olabilir mi? Ben çok net ifade ediyorum bu politikalarla yani "Derviş- Fisher" modeli, kapitalist faizci sistem modeliyle devam edeceği için hiçbir şey yapamazlar. Türkiye'de bir sistem değişikliği olması lazım.

Ekonominin patronları,  özellikle Babacan dönemini işaret ediyor. Babacan'ın dış ülkelerle olan ekonomik ilişkilerinden başarı ile söz ediliyor... İnsanlar ekonomik anlamda Babacan'dan bir umut bekleye bilir mi?

Doğrudur, ekonomik olarak bir rahatlama olabilir. Geçmişte, 2002'de AK Parti'ye çok ciddi bir kredi açılmıştır.  Bu yatırımlar geldi ama Türkiye bu dönemde çok ciddi şekilde borçlandı. Bugün bu tablo üretime yönelerek, faizci kapitalist ekonomiden vazgeçerek, adalet ve eğitim modeli ilgili değişiklikler yapılırsa değişir. Türkiye böyle yol alır.  Ali Babacan yada benzer bir iktidar döneminde Türkiye kısmi olarak rahatlar, bir rahatlama dönemi geçirir. Ama yeni borçlanma sistemi gündeme gelecek. Türkiye artık ayakta kalamaz. Erbakan Hocamız şunu ifade etmişti; "AK Parti iktidar Türkiye'de devam ederse, Türkiye yok olur." Dolayısıyla Tayyip Erdoğan ile birlikte Türkiye yok oluş sürecine geldi. Uçurumun tam ucundayız. Bir hareketle düşebiliriz de, geriye yani özümüze dönerek güçlü bir Türkiye olabiliriz de. Ali Babacan ya da başka versiyonlarla oluşabilecek yeni oluşumlar ile Türkiye uçurumun kenarında kalır.

450 milyar iç ve dış borcumuz var. Türkiye şuanda borçlarını ödeyemiyor. Tayyip Bey'in bütün parti başkanları, sivil toplum kuruluşları ve ticaret erbapları ile çok ciddi bir konsensus sağlayarak,Türkiye'yi bu bataktan, bu zor durumdan nasıl kurtulabilir bunun alt yapısını oluşturması lazım. Türkiye böyle yol alabilir.

"Türkiye'de üçüncü bir yola ihtiyaç var"

Türkiye'de şuan üçüncü bir yola ihtiyaç var. AK Parti ve CHP iktidarıyla Türkiye yol alamaz. Bunların temel dünya görüşleri aynı. AK Parti'de faizci kapitalist ekonomiden yana CHP'de faizci kapitalist ekonomiden yana. AK Parti'de Batı'dan yana, CHP'de Batı'dan yana... Türkiye faizci kapitalist ekonomiden vazgeçmediği sürece,üretime geçmediği sürece hangi parti iktidar olursa olsun Türkiye yol alamaz. Biz kendimizi kandırmayalım. Bugün Türkiye aynı mihraklar tarafından yönlendiriliyor. Kim olursa olsun kurallar aynı. Biz bu kurallara karşıyız.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.