HERKESİN OHAL’İ KENDİNE..


Şahap Arpacı

Şahap Arpacı

10 Nisan 2020, 01:41

Satırların yazıldığı sırada dünya ölçeğinde corona virüs vaka sayısı 350 bini aştı, ölen insan sayısı 15 bine ulaştı.

Dün gece Sağlık Bakanı Fahrettin Koca twitter hesabından 3672 testin daha sonuçlandığını, 293 yeni tanı olduğunu ve 7 yurttaşımızın can verdiğini açıkladı. Böylece Türkiye’de sonucu pozitif çıkan vaka sayısı 1529 ve yaşamını yitiren insan sayısı 37 oldu.

Yine aynı gün içerisinde Galatasaray Spor Kulübü yöneticisi Abdürrahim Albayrak ve teknik direktör Fatih Terim’in de corona virüs test sonuçları pozitif çıktı. Bu haberlerin ardından günlerce en üst ağızlardan maçların oynatılmasını hararetle savunan, ardından seyircisiz müsabaka kararı alan ve ancak birkaç gün önce ligleri süresiz erteleyen Türkiye Futbol Federasyonu’nun çatısına corona salgınının ateşi düşmüş oldu ve içeriyi tutuşturdu. İzleyeceğiz ki “sahalarda görmek istemediğimiz bu hareketlerin” sonucu kırılma yaratacaktır ve salgına karşı verilen yekpare mücadelede “geç kalınmış her şeyin” resmi olarak kayda geçecektir. Zira futbol meselesi memleketin günlük meşguliyetinde ilk sıralardadır. Bu sebeptendir ki Fatih Terim’in “imparator” unvanı ile liglerin ertelenmesi için İstanbul derbisi öncesi feryat ettiği basın toplantısı, dün gece ülkenin en çok izlenen videoları arasına girdi.

Tecritte 12. günüm bugün. Evden çıkamıyorum, çıkmıyorum. Koroner kalp hastasıyım, virüsün etkileyeceği riskli grupların içinde en başa yazmışlar beni. Daha Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un 12 Mart tarihli tatil açıklamasını duyar duymaz pazartesi gününü beklemeden çocuklarımı okula göndermedim. İşe gitmiyorum 12 gündür, işi gücü evden takip etmeye çalışıyorum. Sağlık Bakanı Koca’nın deyimiyle kendi OHAL’imi ilan etmiş durumdayım. Yakınsam da sızlansam da korkuyor olsam da hapsolduğum hanenin sınırları içinde ilan ettiğim OHAL rejimini o herkesin aşina olduğu en sert haliyle, tavizsiz uyguluyorum..

Bir başıma ilan ettiğim OHAL zulmü altında evde inim inim inlerken ve hatta olası virüsleri evden ihraç etmek için bizzat şahsım bir KHK dahi çıkarmamışken bizim sokakta, mahallede, şehirde ve memlekette ben tecritteyken son günlerde neler oldu acaba..?

Kayıtlarda duruyor, beraber bakalım. 11 Mart gecesi 00.30 sularında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, yaptığı açıklamada aşağıdaki sözlere yer verdi: “Çin'in Vuhan kentinde bulunan tam 90 gün önce ortaya çıkan yeni Koronavirüs başka birçok ülkeye buluşmasına, küresel yayılım göstermesine rağmen Türkiye olarak süreçte büyük bir başarı gösterdik. Komşu ve Avrupa ülkeleri bizim aldığımız sıkı tedbirleri almadılar. Bizim strateji ve disiplinli eylem planında direncimiz hiçbir şekilde azalmadı. Küresel salgınların bildiğiniz gibi kaçınılmaz tarafları var. İnsanların ülkeden ülkeye hareket olduğu dünyada direnç hangi düzeyde olursa olsun bazı sonuçları önlemek maalesef mümkün değil. Eğer dünyayla ilişkimizi tümden kesmiş olabilseydik şu an karşınızda olmazdım. Bu an burada olmamın nedeni bu saate dek gösterdiğimiz şeffaflık ve bunun devam edeceğinin teminatıdır.”

Sağlık Bakanı Koca’nın yukarıdaki beyanının hemen ertesinde Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk okulların tatil edildiğini, 23 Mart tarihinde EBA (Eğitim Bilişim Ağı) üzerinden uzaktan eğitim sistemi ile ders müfredatının öğrencilere sunulacağını, eğitim-öğretim sürecinin kesintisiz sürdürüleceğini söyledi. Böylece etkileşimin en yoğun yaşanacağı yerlerden biri olan okullarda milyonlarca öğrenci, isabetli bir idari kararla salgının kapsama alanı dışında tutuldu.

Kayıtların kronolojisini biraz geri saralım o zaman. 27.02.2020 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı, Suudi Arabistan’ın umre ziyaretlerini geçici olarak askıya alması üzerine Türk umrecilerle ilgili basın açıklaması yaptı. Birlikte okuyalım: “Suudi Arabistan devleti koronavirüs (Kovid-19) salgınının önüne geçilmesi maksadıyla tedbir amaçlı Umre ziyareti için ülkeye girişlerin geçici olarak askıya alındığını bildirmiştir. Bu kapsamda tüm ülkelerden Umre ziyareti için yapılacak girişler geçici olarak durdurulmuştur. Şu ana kadar Suudi Arabistan yetkilileri tarafından bu ülkede koronavirüs vakası rastlandığına dair herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Suudi Arabistan’da bulunan Umrecilerimizin ülkemize dönüş tarihleri ile ilgili bir değişiklik söz konusu değildir. Suudi Arabistan’ın aldığı bu karar nedeniyle de geçici olarak yeni Umre kaydı alınmayacaktır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

Daha ben şahsım kendi OHAL’imi ilan etmemişken Türkiye Diyanet İdaresi “büyük resmi görmüş” ve Bakanın açıklamasından 13 gün önce yaklaşan tehlikeyi saptamıştır. Sayıları yaklaşık 21 bin olduğu söylenen Umre’ci yurttaşlarımız henüz Ankara, İstanbul, Eskişehir, Konya illerinde KYK yurtlarında karantinaya alınmamışken memleketlerine döndükleri, umre dönüşü tebrikleri kabul ettikleri, umre vesilesiyle yakın sosyal çevrelerine ikramda bulundukları hemen herkes tarafından bilinmekteydi. Tartışmalı sahnelerin ardından geriye ne kaldı elimizde o zaman; 27 Şubat ve 11 Mart beyanatları resmi kayıtlarımızda durduğu halde patlak veren salgın karşısında umre gezisinden dönen yurttaşları kriminalize eden, gayri insani şartlarda paldır küldür öğrencilerin odalarına yerleştiren, kamu gücü serinkanlılığı aksine sosyal medya ayarı yemiş reel siyaset telaşesini tercih eden fotoğraflar kaldı elimizde. Karantinadan kaçmak için büyük bir sorumsuzlukla halk sağlığını tehdit eden saçma eylemleri de unutmadan eklemek lazım bu albüme.

Bu arada bakalım mı daha neler neler oldu..

İniş yapmış Paris uçağı yolcularını taşıyan karantina otobüsünün içinden çukur’vari bir replikle VIP corona’lı bir kişiyi polis marifetiyle çıkaran kepazeliği de, Urfa camisinin kapısını Cuma vakti tekmeleyen meczupluğu da yaşadık. Kimi mümtaz şahsiyetler için otobüsü otoyolda durdurma talimatı veren yukarısının da bu kanunsuz emri uygulayan aşağısının da izleyenleri zıvanadan çıkartan saçmalığı da birlikte tanıklık ettik.

Youtube videosu olarak da sıkça izlediğimiz Elazığ kapalı çarşısı röportajlarında musibet virüsün Müslümanlara etki etmeyeceğini söyleyen ahalinin vaziyeti de, asker uğurlama geleneğini hınca hınç otobüs terminallerinde karnavala dönüştüren hısım akrabanın fütursuz coşkusu da, fırsattan istifade işçileri zorunlu ve ücretsiz izne çıkartan patron sınıfının menfaatleri de corona virüs’ünden beter bir salgının içinde hasta etti bizleri nice zamandır.

Bank sökerek, genelge çıkartarak, idari para cezası uygulayarak halkımızın yaşlı mensuplarını darağacına çıkarmaya amade bu salgın hastalık; sakın kimseler unutmasın (!) geçen yılki olağanüstü fiyat artışlarından sonra histeriyle Polatlılı çiftçinin soğan deposunu basmıştı. Aynı salgın hastalık kim bilir devam ediyor olacak ki “Ekonomik İstikrar Kalkanı” adıyla açıklanan pakette TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun yüzünü güldüren o minnoş laf atışmasından bizim sınıfın payına 2 milyar liralık maske ve kolonya düştü.

12 gündür evimde ilan ettiğim OHAL, henüz Eskişehir Organize Sanayi Bölgesinde, Bozüyük yolu üzerindeki fabrikalarda yok sanırım. Çünkü bölge patronları henüz kendi OHAL’lerini ilan etmiş değiller. Aynı vaziyet bizim mahallede de yok gibi. Sabahın ayazında, Cemevi kavşağında sıralanmış servislere her vardiya öncesi binen işçiler de kendi OHAL’lerini ilan etmiş değiller. Servisin içinde, fabrikanın içinde, sızlayan korku dolu yüreklerinin içinde maske, eldiven, kolonya ve bir OHAL’leri bile yok. Ne izole edilmiş 14 gün, ne 1,5 metre sosyal mesafe, ne ücretsiz koruyucu maske/eldiven, ne limon kolonyası düşüyor işçilerin hissesine.

Beş gündür her akşam 21.00’de avuçlarımızı patlatırcasına alkışladığımız o caaaaanım sağlık çalışanlarının ne bir kedileri var, ne de ilan ettikleri OHAL’leri. Dün sosyal medyada gezinirken koca memleket nüfusunu omuzlamış ve eldivenli elleriyle Türkiye haritasını sırtlamış şahane bir karikatür ilişti gözüme. Yaşadığımız karabasan günlerinin özeti ve aydınlığı gibiydi bu çizgiler. Kahır ve umut; özveri ve vefa aynı kare çizgide buluşmuş gibiydi.

Dün akşam 19.00’daki basın toplantısında Fahrettin Koca’ya yöneltilen bir soru karşısındaki Bakan’ın verdiği yanıt sağlık çalışanlarının garp cephesindeki son halini ortaya koyuyordu aslında.  Söz alan muhabirin “Corona virüs bulaşmış ve test sonucu pozitif çıkmış sağlık çalışanı var mı?“ sorusunu neredeyse pas geçti, boş geçti Koca Bakan. Verdiği yanıtta muhabirin bu iddiasının doğru olduğunu ancak sayı veremeyeceğini söyleyince Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın epidemik kriz sürecini ne denli şeffaflık içinde yönetmekte olduğunu canlı yayında izlemiş olduk. Bu vehamete karşın günlerdir alkışladığımız sağlık emekçileri tevazu içerisinde sadece şu sözleri sarf ediyorlar: “Bizi alkışlamayın, salgına karşı donatın, ekipman sağlayın, bizleri koruyun. Bizler bu cephede gereken savaşı vermeye hazırız.”

Var olsunlar, pamuklara saralım yüreği önde gidenleri..

 

Halkımızı ve ülkemizi küresel felakete karşı koruyacak olan fedakârlıkların hanesine gösterilecek vefa, onarılması gereken dayanışma ağları ve şakulü şaşmaz bir evrensel değer olarak izanın/vicdanın/ahlakın baş tacı edilmesi; salgını geride bırakacağımız nekahatli günlerde yarın’ın kurulması için yaşamsal olacaktır.

OECD ülkeleri içinde sağlık hizmetine en düşük bütçe ayıran ülkelerin başında yer alan Türkiye’nin 12 milyarlık bütçesi ve 130 bin kadrosu ile yatsı namazı sonrası sabır, dua ve tevekkül edecek siyasete değil; demokratik, halkçı, ilerici, laik ve kamucu sosyal bir siyasete ihtiyacı olduğu tarihsel olarak ortaya çıkmıştır.

Kimse kendi OHAL’ini ilan etmesin..

Hep birlikte salgına karşı birbirimizin etini, tırnağını gözettiğimiz demokrasi ilan edelim.

Öyle bir demokrasi ki kayıplarla atlattığımız felaketin ardından herkesin karnını doyurduğu, yaralarını sardığı, geleceğe güvenle baktığı, hukuki güvenliğinin olduğu, kardeşçe ve barış içinde yaşadığı ve kuşaklar boyu yaşlandığı bir tarihi biriktirsin..

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.