ERDOĞAN’DAN İLK MESAJ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Parti’ye üye oldu. Erdoğan yaptığı konuşmada “daha çok çalışacağız” diyerek, güçlü Türkiye mesajı verdi.

ERDOĞAN’DAN İLK MESAJ
02 Mayıs 2017 Salı 14:49

Cumhurbaşkanı saat 13.20’de AKP Genel Merkezi’ne geldi, 2014 yılında Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından üyeliğinden ayrıldığı ve kurucusu olduğu AK Parti’ye 33 ay aradan sonra, parti katılım beyannamesini imzalayarak üye oldu. 
 
YILDIRIM “MİLET PARTİSİNİN LİDERİ İLE BULUŞTU”
Törende konuşan Başbakan Binali Yıldırım “Sayın Cumhurbaşkanımız. Bugün Türk siyaseti ve demokrasisi için tarihi bir gün yaşıyoruz. Aziz milletimizin kararı doğrultusunda milletin iradesinin üzerinde kimsenin görülemeyeceğini gösteren bir gün. Öncelikle AK Parti’nin kurucu liderini yeniden aramızda görmekten duyduğumuz mutluluğu ifade etmek isterim. Aslına bakarsanız ev sahibine hoşgeldiniz demeye ihtiyacımız yok. Bu şarkı burada bitmez diyerek sefere çıktığınız 14 Ağustos 2001 tarihindeki kadar sevinçliyiz. Milletin kurduğu, rotasını milletin çizdiği AK Parti bu rotadan hiç çıkmadı. Bugün de anayasa değişikliğiyle verdiği kararın yerine getirmek üzere buradayız. Millet partisinin lideriyle buluştu” dedi.

“YUVAMA GERİ DÖNDÜM”
 Başbakan Yıldırım sonrası kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: 27 Ağustos 2014 tarihinde milletimiz tarafından Cumhurbaşkanı seçildiğimde anayasa gereği ayrılmak zorunda olduğum yuvama bugün yeniden dönüyorum. Tam 979 gün sonra bu hasret sona eriyor bugün burada bir kez daha “selamın aleyküm” diyerek heyetinizin içine tekar dahil oluyorum. 16 Nisan anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanlığının parti üyeliği yasağının kaldırılmasını böyle bir imkanı en güzel şekilde şuanda değerlendiriyor ve partime yeniden üye oluyorum. Tabii bu ayrılık sadece resmi bir ayrılıktı. Aramızdaki mesafe mevzuat gereği...  Gönlümüz hep beraber oldu. Gönüllere duvar örmek mümkün değil. Bize asırlar gibi gelse de 979 günlük ayrılığımızın sona eriyor olması beni heyecanlandırıyor... Milletimiz adına öncülüğünü hizmetkârlığı üstlendiğimiz bu kutlu yürüyüşü sürdüreceğiz. Biz yola milletimiz ile birlikte çıktık. Bugüne kadar hangi sorunun üstesinden gelebilmişsek yine milletimizin duası ile geldik. Biz ter döktükçe milletimiz bize sahip çıktı. Yeri geldi milletimiz için göğsümüzü siper ettik, yeri geldi milletimiz bizim için gövdesini siper etti. 15 Temmuz bunun çok açık bir ispatıydı. Türkiye’ye saldıran herkesin bizi hedef almasının sebebi budur. Bazıları sanıyor ki mesele şahsımızdır, hükümetimizdir. Yanılıyorlar. Mesele milletimizdir, devletimizin ta kendisidir. Mesele bağımsızlığımızdır, hedeflerimizdir. Biz de, milletimiz de bu gerçeği çok iyi biliyoruz. Gecemizi gündüzümüze katarak ekonomiden alt yapıya ekonomiden adalete kadar elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık. Çalışacağız. Cumhurbaşkanlığına aday olduğumuzda “Bu bir veda değil, yeni bir başlangıçtır” demiştim ve yeni dönemi Fatiha ile başlatmıştık. Gerçekten partimizi kurduğumuz 2001 yılından 2014 yılı Ağustos ayına kadar yaşadıklarımız tarihi bir değişimin, dönüşümün ifadesidir. Ülkemize kazandığımız hizmetlerin en yakın şahidi milletimizin ta kendisidir. AK Parti olarak bizim en büyük gücümüz milletimizin değerlerine sahip çıkmamızın yanı sıra, milletimizin hayat kalitesini artırmamızdır. Ülkemizin ücra köşesinde mütevazı kulübesinde yaşamından, en büyük şehirlerdeki plazalarında yaşayan vatandaşımıza kadar herkes hizmetlerimizden yararlanıyor. Asla ayrımcılık yapmadık, yapmayacağız. Sözümüzün muhatabı bize kulak verenlerdir, ama icraatımız herkes içindir. Bu ülkede kim ne derse desin, ikinci sınıf vatandaş yoktur. Seksen milyonun tamamı birinci sınıf vatandaştır. Teröre, ihanete sapmayan her insanımızın başımızın üzerinde yeri vardır. Biz bu samimiyetle, gayretle çalıştığımızda milletimizden gereken karşılığı göreceğimize inanıyorum. Onun için ben değerli kardeşlerimize yükümüzün daha da ağır olduğunu özellikle hatırlatmak istiyorum. AK Parti’nin başarısını anlamak istemeyenler hep başka yere bakıyor. Oysa milletimizle aramızdaki muhabbete baksalar, her şeyi çözecekler. Ülkemize AK Parti tarzı siyasetini kazandırdığımıza inanıyorum. Siyasi literatüre böyle bir kavram soktuk. Değerli arkadaşlar, gönül olarak birlikte olsak da, hukuken ayrı kaldığımız 2.5 yılı aşkın sürede Türkiye, ülkemiz ve milletimiz açısından hayati olan çok önemli meseleler yaşadık.

HERKES BEŞTEPE’NİN YOLUNU ÖĞRENDİ
Milletin oyuyla seçilen cumhurbaşkanını kabul etmek istemeyenler, davetlerimize iştirak etmemekten Meclis’te ayağa kalkamamaya kadar her türlü direnişi sergilediler. Bilhassa Cumhurbaşkanlığı Külliyesi üzerinden akla hayale gelmeyecek ahlaksızlıkları sergilediler. Ülkemizin başarısını bu tür iftiralarla gölgelemek isteyenleri her zaman olduğu gibi Allah’a emanet ettik. “Gelmem” diyen kim varsa, sonunda bir gün Beştepe’nin yolunu öğrendi.
Ciddi bir terör tehdidiyle karşı karşıya kaldık. Kürt kardeşlerimizi sokağa çıkan bir siyasi partinin ihanet derecesindeki sorumsuzluğu, çok sayıda vatandaşımızın canına mal oldu. Yasin Börü ve arkadaşlarının da aralarında olduğu 50 kişiyi aşkın vatandaşımız, bölücü terör örgütü tarafından katledildi. Bir yanda ana muhalefetin iftiraları, diğer yandan terör örgütlerinin sinsi eylemlerinin gölgesinde 7 Haziran seçimlerine ulaştık. Bu seçimlerde ülkemiz ilk defa istikrar ve güven ortamını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. AK Parti’nin tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde edememesi, ülkemizi yıkıcı bir krizin eşiğine getirdi. Anayasamızın bize verdiği yetkiyi kullanarak ülkemizi bu krizden sağ salim çıkaran 1 Kasım seçimlerine ulaştırdık. Bu süre zarfında yaşanan sorunların bir diğeri de, terör eylemlerinin aleniyet kazanarak artmasıdır. Ceylanpınar saldırısı, bizim için bardağı son damla olmuştur. Devlet tüm imkanlarıyla bu terör örgütlerinin üzerine gitmeye başlamıştır.
ÜLKESİNE MİLLET SAHİP ÇIKTI
Seçimlerin yenilenmesi sürecini başarıyla yürüterek siyasi istikrarı yeniden elde ettik. Türkiye, AK Parti iktidarlarının siyasi ve istikrar iklimine yeniden kavuşmuş oldu. Bölücü terör örgütünü açtığı çukurlara biz, birer birer gömdük. Suriye’den sınırlarımıza yönelen tehditleri tamamen ortadan kaldırmak için de kapsamlı bir operasyon hazırlığının son aşamasına geldik. FETÖ’nün kurumlarımızdan tasfiyesi konusunda önemli ilerleme kaydettik. İşte Türkiye, burada tarihinin en büyük ihanet teşebbüsüyle karşı karşıya kaldık; 15 Temmuz. Asker elbisesi girmiş FETÖ mensubu teröristler, devletin namuslarına emanet ettiği namlularını milletimize çevirerek ülkeyi işgale kalkışmışlardır. Milletimizin canı pahasına verdiği bir mücadele ile, düşünün 29 gün sabahlara kadar bu millet 81 vilayette uyumadı. Bu neydi? Ülkesine, milletine sahip çıkmaktı. “Gece gündüz demeden uyumayacağım” dedi.
Başarısızlığa uğrattığımız bu darbe girişimi, başka hiçbir şekilde elde edemeyeceğimiz dersler içermekteydi. FETÖ ile mücadelenin hızlandırılmaması durumunda başımıza neler gelebileceğini gördük.
Birileri kalkmış “Öyle değildi, böyle değildi” diyor. Öyle veya böyle, takiyyenin bu kadar başarılı yapıldığı bir başka örgüt Türkiye’de yoktur. Bunlar kendilerini gayet iyi biliyor. Biz bu aşamada kalkıp da şöyle dedi, böyle dedi diye bakamayız. Zaman zaman arkadaşlarıma söylüyorum, önünüze gelip gözyaşı dökenler de olabilir. Ben şuna inanıyorum “Acırsak, acınası hale geliriz.”
başarmak zorundayız. Pensilvanya’daki terörist başı orada, 170 ülkeyi idare ettiğini söylüyor. Bu kaynak nereden geliyor? ABD’de devlet, bu ödemeyi bizzat yapıyor. Herkese böyle bir ödeme yapılabilir mi? Bütün bu soru işaretlerinin yanıtını bulmamız lazım. Almanya’daki gelişmelere bakıyoruz, rezalet. Her türlü destek bunlara veriliyor. Bu destek niye veriliyor? Güçlenen Türkiye’nin önünü kesmek için veriliyor. Benim bir bakanım uçuş izni alıp Avrupa’ya gidemiyorsa buna bir çare bulmak lazım. “Şimdi ne yapacağız” diyorlar. Bugüne kadar açmadığınız şu fasılları açmaktan başka çareniz yok. Bunu açarsanız ne ala, açmadığınız takdirde… Türkiye bunların kapı kulu değildir. Bugüne kadar ne söylendiyse, ne dendiyse hepsi yerine gelmiştir. Şimdi dün bir haber alıyorum. Yakında NATO zirvesi var, görüşme talepleri var. 5 tane madde saymışlar. İlk adımı Türkiye’nin atması gerekir, OHAL kalkması gerekir vesaire vesaire. Geçin bunları geçin. Sen önce git Fransa’daki OHAL’i kaldır. Biz bu terörle mücadeleyi neyle vereceğiz? Orada 10 tane 15 tane terörist öldürüldü Fransa’da, bundan dolayı OHAL ilan edildi. Bizde devleti yıkmaya yönelik bir darbe girişimi var, 249 şehidimiz var. Biz OHAL ilan edemeyeceğiz, beyefendilerden izin alacağız. Böyle bir şey olabilir mi? Önce bu fasılları halledeceksiniz, verdiğiniz sözleri tutacaksınız. Ondan sonra masaya otururuz. Aksi takdirde sizinle görüşecek bir şeyimiz olamaz. Fırat Kalkanı Harekatı ile Suriye’de başarılı operasyonlar yürüttük. Oralardan DEAŞ atılmıştır. Şimdi sırada Mümbiç ve bildiğiniz gibi Rakka var. Burada hedef, başta ABD olmak üzere koalisyon güçleriyle neler yapabiliriz? Yarın günübirlik bir Rusya ziyaretimiz var. Yarın bunları Putin ile konuşacağız. 16’sında da ABD seyahatimiz var. Orada da bütün bunları görüşeceğiz. İnşallah yeni bir süreci başlatabilirsek, Suriye’de hatta Irak’ta yeni bir dönemin adımları atılmış olacak. PKK, YPG, DEAŞ; amaç bu ülkeyi bölmektir, bu devleti çökertmektir, bunu bileceğiz. Buna karşı biz milletimizle birlikte ne diyoruz? Tek vatan, tek bayrak, tek devlet, tek millet. Bütün vatandaşlarımızdan istirhamım şudur, milletin birliğini ne yapıp ne edip sağlamamız lazım. Biliyorum 16 Nisan için Türkiye’nin dört bir yanında çok koşturdunuz. 81 vilayette bu çalışmayı şimdi bizim tek millet anlayışıyla taçlandırmamız lazım. Bunu başarmak zorundayız. Kucaklıyoruz, kucaklayacağız. Ama bu havuza herkes gelmek zorunda değil. Biz davetimizi yaparız, gelmeyene söyleyecek bir şeyimiz yok. İki, tek bayrak. Bizim bayrağımıza alternatif bir bayrak asla düşünülemez. Ve biz, o paçavralara asla o niyetle bakanlara da o niyetle bakmayız. Gereği neyse onlara da onu yapıyoruz. Onun için YPG/PYD, bunların Kuzey Suriye’deki hedeflerini kursaklarında bırakacağız. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Başkasından bize hayır yok. Üç, tek vatan. Kimse bu vatan topraklarını bölemez. Kimse böyle bir gayretin içine girmesin. Onun için geldiğimizden bu yana verdiğimiz söz neydi? Batı’da ne varsa Doğu’da da o olacak. Biz bunları yaptık mı? Yaptık.
Hâlâ da yapmaya devam ediyoruz. 15 yıl önce, 20 yıl önce kim derdi Hakkari’ye havalimanı yapılacak? Ama biz bunu yaptık. Iğdır’a kim derdi? Ardahan’a kim derdi? Bunları bu iktidar yaptı. Bu ülkede ayrımcılık, bölücülük olmasın diye yaptık. O yüzden kimse bize “Bölücü” diyemez. Batı’nın uşakları buraya gelip, Diyarbakır’ı şurayı burayı dolaşıp “Türkiye’de bölücülük var” diyebilirler. Asla, asıl bölücülük onlarda. İşte buyurun İsviçre’de önce parlamentoda dev bir bayrak asmışlardı. Biliyorsunuz şakağıma silah dayamışlardı. Şimdi de Zürih başkonsolosluğumuza boya fırlattılar. Sonra tüm duraklara “Erdoğan’ı öldürün” yazılar. Nerede polisleri? Türkiye’de olsa biz böyle bir şeye müsaade eder miyiz? Bir ufak hareketlenme olsa, bizim güvenlik güçlerimizin ilk yaptığı oralarda güvenlik önlemi almaktır. Ama biz karşılığını ne yazık ki oralarda göremedik.
 GENEL BAŞKANLIK 21 MAYIS'TA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, yine MKYK'da alınan kararla, 21 Mayıs Pazar günü gerçekleşecek olan olağanüstü kongrede AKP'nin genel başkanlığı görevini de yeniden üstlenmesi bekleniyor.
 

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.