Mecliste de küfür etmeyeceksek nerede edeceğiz kardeşim

Eskişehir Büyükşehir Meclisi'nde Mustafa Birsen'in, Mustafa Önder'e yönelik sarf ettiği sözler yenilir yutulur cinsten değildi. 

Yazılmaya değer zannediyorum. 

Hakikaten insanın mecliste küfür etme hakkı olamaz mı?

Mesela, önerge kabul mü olmadı savur bir küfür, veya itiraz ettiğiniz her ne ise oy çokluğu ile meclisten geçti mi? Artık Allah ne verdiyse…

Hoşunuza gitmeyen sözler mi işittiniz, gelmişini geçmişini masaya yatırmaktan doğal ne olabilir ki…

Söz gümüşse küfür altındır belki de mecliste…

Sohbeti ufuk açan yorgun solcu bir arkadaşım ile ne zaman masaya otursak, bize derin gelen siyasi analizlerinin ardından ağzından eksik etmediği iki üç küfürü sıralıyor. Masada kimin olduğu, nasıl bir havanın olduğuna bakmaksızın üstelik. Uyarmaya kalktığınız vakit ise “eee bu masada da küfür etmeyeceksek” diye çıkışıveriyor. Birikmiş yorgunluğunu, öfkesini o masaya bırakıp gitme doğallığına birazda rakı eklenince belli bir süre sonra yadırganacak bir durum olmaktan çıkıyor.

Geçtiğimiz meclis toplantısında yorgun AK Partili bir isim boy gösterdi; Mustafa Birsen.

“ Neden küfür ediyorsun?” dersen “eee mecliste de küfür etmeyeceksek” diye çıkışırsa şaşırmam. Çünkü; meclis dışındaki hayatında sinirlerine yenilmeyi kabul etmeyecek, ikili ilişkilerde hep alttan almayı gerektirecek ve belki de sabır taşı olması gereken bir meslek icra ediyor; Esnaf…

Aslında, hayatını geçindirmek için kazandığı her kuruşta katıksız bir sabır işçiliği de yapıyor Birsen, peki o sabırlı esnaf nasıl oluyor da mecliste bütün teamüllerini alt üst eden bir insana dönüşüyor.

Ve bildiğimiz kadarı ile alkolde kullanmıyor…

Mustafa Birsen’in, Mustafa Önder ile girdiği tartışmada sarf ettiği sözler katıksız bir yorgunluğun ifadesi bana kalırsa.

Tanıdım tanıyalı meclis üyesi bir kere. Bu başlı başına bir yorgunluk nedeni olabilir. Ama aynı zamanda bir tecrübe de var karşımızda.

Yıllardır ülke genelinde iktidar olunup da, Eskişehir’de eksik kalmaya, bir de haksızlığa uğruyoruz duygusu eklenince yılların siyasetçisinin nasılda tecrübeden arındığına şahit olduk aslında.

Peki; haksızlığa uğradıklarına nasıl kanaat getiriliyor. Konuşma süresinin sınırlandırılması olarak yansıdı basına.

Hukuki yanı nedir nasıldır bilmiyorum.

Ancak, konuşmamalarına, yahut konuşturulmamalarına şiddetle karşıyım.

Fakat gadre uğradıklarını düşündükleri şey için gönüllerini birazda olsa rahatlatmak da fayda var.

Kamu yayıncısı TRT Haber'de cumhurbaşkanlığı adaylıklarının kesinleştiği 1 Nisan tarihi ile 1 Mayıs tarihleri arasında yer verilen canlı yayın sürelerinde Cumhur İttifakı, Millet İttifakı’na göre 85 kat daha fazla yer aldı.

Eee biz yapıyorsak onlarda yapabilir tezini ortaya atmıyorum.

TRT seninse mikrofonda CHP’nin…

Siyasetin geldiği yer burası.

Konuşturmayan konuşturmuyor.

Ve fakat, nedense küfür iyi bir çözüm olarak görünmüyor bana.

Yılların tecrübesinin aklına bir basın açıklaması, bir basın toplantısı gelebilirdi.

Böylesi bir iletişim çağında söylemek istenen şey bir şekilde insanlara ulaştırılabilir diye düşünüyorum.

Hem sanıldığı üzere, kimse meclisleri pür dikkat izlemiyor. Nerede söylediğin değil, ne söylediğin ile ilgileniliyor daha ziyade insanlar.

Biz meclisten ne duyduk. Mustafa Birsen, Mustafa Önder’e küfür etti.

Siyaset bu azizim masada durduğu gibi durmuyor.