KİM NASIL KAYBEDER?

20 yıldır seçim süreçlerinde “Yılmaz Hoca nasıl kaybeder” diye dost düşman kafa yordu, seçimler sonrasında nasıl kazandı tahlillerinin envayi çeşidini yine dostundan düşmanından dinledik. Bana kalırsa Eskişehir’den vazgeçtiğinde kaybeder, Yılmaz Hoca.

Kazım Kurt; “halkçılığından” birazcık şüphe duyursun kafi. Politikayı iyi bilirmiş falan hikaye. Sadece bir kez böyle halkçılık mı olur dedirtsin kaybedenler listesine yazılır adı.

Ahmet Ataç; için sempatik derler. Siyasetin tatlı yüzü olarak lanse edilir. Birazcık gölge düşsün o yüze. Birkaç kesime öfkesini göstersin, Ataç kalır mı o zaman görün bakın…

Celalettin Kesikbaş’ın; “zekasından” şüpheye düşürmek gibi bir lüksü yok. Parası pulu, gücü kimsenin umru değil. Herkes Kesikbaş’ın zekasından kent için bir şey bekliyor.

Nadir Küpeli; “ekibinden” çatlak vermemek zorunda. En derli toplu, en aktör isimler onun ekibinde. Küpeli’den güç alan değil, ona güç veren birkaç isim şehrin değişik yerlerinde ansızın karşınıza çıkıveriyor.

Metin Güler; bir bina daha dikerse kaybeder.

Utku Çakırözer; “çalışma” azminden ödün versin, iki dakika soluklanayım desin eyvah eyvah…

Zihni Çalışkan; başkaları kazanır mıyım diye düşünmediği sürece galiptir. AK Parti yapılanması başkalarına kazanır mıyım diye düşünme imkânı dahi vermemektedir. Dolayısıyla Çalışkan galiptir.

Biliyorum ki, Recep Taşel ne olursa olsun kaybetmeyecek.

Mehmet Ektaş; Akşener’in performansına dikkat kesilirse kaybetmeyeceğini biliyorum.

Bunca esnaf kaybediyor… Ekrem Birsen kaybetmeyi bilmiyor, bilemiyor… Galip olunmaz doğulur dedirtiyor insana…