FEYZİOĞLU’NDAN, BARO BAŞKANI ÖZTEKİN’E DESTEK

Eskişehir’de düzenlenen bir konferansa konuşmacı olarak katılan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, gazetecilerin Eskişehir Baro Başkanı Rıza Öztekin ile Avukat Pınar Çelik Arpacı arasında yaşanan tokalaşma kriziyle ilgili sorularına yanıt verdi. Feyzioğlu: “Rıza başkan kadın haklarının en önde gelen savunucusudur”

FEYZİOĞLU’NDAN, BARO BAŞKANI ÖZTEKİN’E DESTEK
04 Kasım 2017 Cumartesi 16:41

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Yunus Emre Lions Kulübü tarafından Hasan Polatkan Kültür Merkezi’nde düzenlenen  ‘Demokrasi ve Hukuk’ konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Feyzioğlu, konferans öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtladı.  Feyzioğlu, 1 Kasım’da  Baro Başkanı Rıza Öztekin ile Avukat Pınar Çelik Arpacı arasında önce tokalaşma yüzünden başlayan ve  ardından da Öztekin’in kadın avukatın kürsüde konuşmasını engelleme girişimiyle sonuçlanan olayla ilgili soruya, “Bazı basın yayın organlarında Mersin’de olan bir olayla burası karşılaştırılıyor. Hiç ilgisi yok. Sayın Avukat Rıza Öztekin gibi kadın haklarının gerçek savunucusu olan bir insandan kadına ayrımcılık yapan bir kimlik çıkmaz. Bu zorlamadır. Burada da öyle bir şey yoktur. Bu konuyu kadın erkek meselesine sokmak, kadın haklarını savunduğunu iddia edenlerin kadın hakları mücadelesine verdiği en büyük zarardır.

“Sahneye davet edilen meslektaşımız bu genç avukatımızın yanında staj yaptığı avukatta değilmiş…”

Resmi törenler vardır. Resmi olmayan törenler vardır. Resmi törenlerimizin içinde en resmisi, bulabileceğiniz en resmisi genç meslektaş adaylarımızın yemin ederek cübbe giydiği, ruhsatlarının verildiği törendir. Bir avukatın hayatında bundan daha resmi bir tören olmaz. Hatta o kadar özel bir törendir ki; yemin edilirken tüm salonda ayağa kalkar. Bu törenin sırasıda son derece bellidir. Yıllardır yapılan teyamüller çerçevesinde işler. Bu sırada genç meslektaşımıza cübbe giydirmek üzere yanında staj yaptığı avukatta, ‘kıdemli avukat statüsünden’ sahneye davet edilir. Sonradan öğrendiğimize göre sahneye davet edilen meslektaşımız bu genç avukatımızın yanında staj yaptığı avukatta değilmiş. Ama burada beyan esastır. Biz beyana bakarız.  


 

“Türkiye’nin bu kadar uğraşacağı mesele varken, biz bunu konuşuyoruz”

Orada bir el sıkma, sıkmama polemiği yaşanmış. Yaşanmaması benim tabiki tercihim olurdu. Türkiye’nin bu kadar uğraşacağı mesele varken, Eskişehir özelinde kentin can damarı, Türkiye’nin gözbebeği olması gereken bir ovanın ortasına “Eskişehir’i katledecek bir termik  santral yapacağız” diyorlar, biz bunu konuşuyoruz.  Bizlerin, baro başkanlarının, birlik başkanının sahneye gelen bir kişiye elimizi uzatma  yükümlülüğümüz vardır.  Odamızın kapısını sevip, sevmeme ölçüsüne göre değil, işi varsa, bizimle görüşme ihtiyacı varsa açma yükümlülüğümüz vardır. Dilekçesine cevap yükümlülüğümüz vardır. Neden? Çünkü yıpranmakta olan maalesef  Türkiye’nin devlet düzeninin aksine, Barolarımız bu konuda o kadar ciddidir ki, o kadar kurumsaldır ki o teyammülleri yaşatırız.

“Bu kadar katı bir disiplinin tüm barolarımızda uygulandığı bir  gelenek mesleği olan avukatlıkta, ‘kürsüye çıkıp konuşacağım’ demesi bir hak değildir…”

Biz elimizi uzatırız. Meslek kurallarımızda da,  bir baro başkanının ve bir avukatın ‘beni bağlamaz’ diyemeyeceği bazı kurallar vardır.  O kuralların içinde de ‘avukat konuştuğuyla, yazdığıyla, haliyle, tavrıyla mesleki itibarı her zaman gözetecek şekilde davranmalıdır’ der.  Resmi bir tören sırasında el uzatma, resmi bir jestir. Uzatılan eli sıkıp,  söylemen gereken bir şey varsa çıkıp söylemende o da senin ifade hürriyetindir. Burada yanlış buluyorum. Ötesinde kürsüden kimlerin konuşacağı çok bellidir. Bu kadar katı bir disiplinin tüm barolarımızda uygulandığı bir  gelenek mesleği olan avukatlıkta, ‘kürsüye çıkıp konuşacağım’ demesi bir hak değildir.  Düşünce  hürriyetine sonsuz saygımız vardır. Eğer düşünce hürriyetini salonda, tören bittikten sonra basın mensuplarını ve gelen meslektaşlarını toplayıp, ‘size şimdi şikayetlerimi söyleyeceğim’ dediğinde, bir kişi ‘konuşamazsın’ dese ben biliyoum ki, Rıza başkan kendine hakaret edileceğini bilse,  o ‘konuşamazsın’ diyeni susturur.

“Rıza başkan kadın haklarının en önde gelen savunucusudur…”

Rıza başkan unutmayalım  üç aylık meslek kıdemine sahip bir kadın meslektaşımızın bir mahkemenin hakimi tarafından  azarlanması üzerine, duruşmaya ara verildiğinde o duruşma salonuna girip, bunun hesabını sormuştur. İki kere meslektaşları için yargılanmıştır. Kadın haklarının en önde gelen savunucusudur. Burada kadın erkek ayrımından yola çıkıp, ‘kadına ayrımcılık yapıldı’ gözlüğüyle bakmak kadın haklarına zarar vermektedir. Bunu yapmayalım. Ben Eskişehir Barosunun defalarca şahit oldum. Büyükleri vardır. Kıdemlileri vardır. Bunların kendi  içinde hallolduğunu hep gördüm.  Dışarıya bunları yansıtmak elbette sizlerin basın olarak haber alma hürriyetiniz kapsamındadır. Ama emin olunuz bu üzücü durum içeride  kalmış olsaydı, baronun büyükleri buradaki yanlışları tek tek sıralarlar herkese, tüm meslektaşlarımıza ders olacak şekilde de konuyu aydınlatıp, tatlıya bağlarlardı. Biz gelin gerçek gündemimize dönelim.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.