CENNETİN KENARINDAN CEHENNEMİN DİBİNE

SONER UÇAK YAZDI...

CENNETİN KENARINDAN CEHENNEMİN DİBİNE
23 Nisan 2018 Pazartesi 14:35

Otobüste giderken işin aslı aklımda ne termik santral vardı, ne de çevre kirliliği. Enerji lazımdır yapılır, çevredir kirlenir. Ülkenin kaderini etkileyecek bir seçimi yük edinip, Çatalağzına doğru ilerliyoruz. Otobüste benim birinci gündem maddem “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına kim çıkacak” sorusuydu. Sohbet ettiklerime soruyor, konuşulanları pür dikkat dinliyordum. Bu sorunun yanıtının bu yolculukta çıkmayacağını bilmeme rağmen kulağımı verebildiğim kadar siyasi sosu bol olan bu sohbetlere veriyordum.

Sonrası yeşillik… Cennettin kıyısında ilerliyor otobüs. Bizim gibi ömrünü bozkırda geçirenler, yeşili gördüğü zaman içi erir ya. İçimiz eriyor.

“Gelecekte bir kulübe yaparsak şurada mis gibi yaşar gideriz” anlayacağınız.

Yakın yerdeki açık yeşillikleri, uzaktaki koyu yeşillikler tamamlıyor. Yukardaki yeşillikler iktidar zannediyorum. Kibirli duruyorlar. Yakındakiler onlara dokunabileceğimizin farkında.

Gol… Otobüsün içi rengini aldı. Es Es bir kez daha gol olup yağıyor.

-Düşer miyiz?

 Düşmez miyiz?

 -Düşmeyiz düşmez.

Yeniyoruz.

-Ligde kalırsak da sorun bitmiyor ki; para lazım.

Eskişehirspor, bildiğiniz yürek sancısı işte…

Bol hararetli bir konuşmacı. “Biz dedelerimizin nenelerimizin mezarını burada bırakıp göç etmek zorunda kalan insanlarız” dedi.

Bam teli.

 

1946’da Çatalağzı'nda kurulan ilk termik santral büyük bir gurur kaynağı olmuş insanlar için. Kara imiş Zonguldak’ın kaderi.

Bir yapmışlar, ondan sonra durmamış. İlk başta her açılan termik santral için alkışlar çalınıyor, "oğullarımız işsiz kalmayacak" deniyormuş. "Kömür var" diyen gelip termik santrali dikmiş.

Sonra, özelleştirmeler neticesinden işten çıkarmalar olmuş. Teknoloji yükselmiş hakikaten, ama çevre sağlığı için değil. Daha az işçi çalıştırmak için. Sonra işsizlik almış başını yürümüş.

Kalifiye eleman gerekli denilip çevreden işçi alımı neredeyse bitmiş. Çin’den gelen işçileri işaret ediyor birileri.

Fakat, Zonguldak tıpta ilerliyor. İlk çocuk onkoloji servisine ev sahipliği yapıyor örneğin. “Termik santralden kaynaklı bunlar” diyorlar. “Ama” aması, bürokratik bir sürü engel önlerinde. “Biz neden kanser oluyoruz” diye sormuşlar, “sigaradandır” denilip geçilmiş. Karşıda iki katlı, kirli kırmızı boyalı ev. Alt katındaki de kanser olmuş, üst kattaki de. “Kirli kırmızı diye renk olur mu?” demeyin. Kırmızı bile kirleniyor Çatalağzı’nda.  

 Cennetin kıyısında yapılan yolculuk, cehennemin dibinde son buluyor anlayacağınız. İnsanların yüreği bile gri. “14 bin nüfustuk, 7 bin dokuz yüze düştük” diyor. “41 yaşındayım gurbet yolu göründü bize. Ama nasıl gideyim?” diye soruyor. “Ama, bakmayın buranın böyle olduğuna ilerde sahillerimiz çok güzel” demeyi de ihmal etmiyor. Memleketine ihanet etmemenin derdinde, mahcup bir böbürlenme ile.

Yeşil ne kokar? Ciğerlerimizi yakan oksijen nereye gitti? Tuhaf, insanı rahatsız eden bir koku sinmiş buralara. Kül havuzunun yanında bir köy, biz köyün içinde geziniyoruz. Kokuyu almamış gibi davranıyor, insanlara “termik santralden memnun musunuz?” diye soruyoruz. Dalga geçtiğimizi düşünmelerinden rahatsızız ama...

Daha bir sürü  yakınmalar, teknik saptamalar anlatılıyor. Kulaklarımız alıştı artık söylenenleri dinleyip, geçiyoruz. Oradakiler de kaderine alışmış işin aslı. Neye itiraz edeceklerini bilmez olmuşlar. Çaresizliğe bürünmüş bir umutsuzluk.

Çocuklar mı?

Merak etmeyin, onlar mutlular.

Onların mutluluğuna gölge düşürecek bir kazık çakılmadı daha bu topraklara.

 Akan burunları ile patlak tekerlekli bisikletlerini sürmenin telaşında hepsi. Yazık etmeyelim çocuklara…  

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.