Bir boş zaman muhabbeti olarak Eskişehirspor

Soner Uçak yazdı...

Bir boş zaman muhabbeti olarak Eskişehirspor
12 Ocak 2020 Pazar 12:25

Sorun çözmeyen ya da çözemeyenlere kızmak en basiti işin.

 Aslında tespit ettiğimiz sorunların arkasında ne kadar duruyoruz daha doğrusu neden duramıyoruzdur meselenin esası.

Veya soruyu daha anlaşılabilir kılmak adına, kentin sorunlarını hep birlikte sahiplenebiliyor muyuz?

Kentin bütününü ilgilendiren sorunlara bir bütün olarak yaklaşabiliyor muyuz?

 Bu sorunları ne kadar dile getirebiliyoruz.

Bence bu noktada Eskişehirliler olarak kesinlikle ve kesinlikle sınıfta kaldık.

 Hadi belki bir şans daha vardır.

“Bütünlemeyi bekliyoruz” diyelim.

Sorunların tespiti ile ilgili olarak herhangi bir yöntemimiz yok mesela şehir olarak.

Kamuoyunu meşgul etme potansiyeli taşıyan tüm sorunlar kendisiyle meşgul olacak bir kamu arıyor.

Tüm bu laf kalabalığının varacağı yer elbette Eskişehirspor.

Neredeyse bir boş zaman muhabbetine döndü canım kulüp.

Eskişehirspor’un batışını hepimiz ama hepimiz Steinbek’e taş çıkarı şekilde tasvir edebiliyoruz.

Eskişehirspor’un batışını en güzel şekilde anlatabilmeyi bir marifet olarak görenlerimiz türedi.

Battı ki battı.

Ancak kent olarak Eskişehirspor’u bir sorun olarak görmekten çok uzağız hala.

Sorun olarak görmediğimiz için çözüm üretmekte de alabildiğine kısır kalıyoruz.

Eskişehirspor Kulüp Başkanı Akgören, Eskişehirspor gibi bir türlü çözemediğimiz sorunu şehrin tamamının dahil olacağı bir çözüm ürettiklerini söyledi.

Akgören’in böylesine iddialı konuştuğu projenin uygulanabilir olduğu kanısındayım.

En ciddi meselemiz bu projenin kent tarafından sahiplenilip sahiplenemeyeceği.

Kabul edelim, günü birlik çözümlerle Eskişehirspor’u getirebileceğimiz son nokta burası.

Eskişehirspor’un yeniden var olabilmesi için hem Akgören’in hayata geçirmeyi hedeflediği projenin şehir tarafından sahiplenilmesi şart.

Aksi halde çözmek için kıvrandığımız Eskişehirspor gibi bir sorunumuz kalmayacak.

Koskoca kulüpten sorun olarak bahsettiğim için herkesten özür diliyorum.

Gazeteciler günü kutlamasında düşündüklerim

Bir kere şunu gördüm.

 Hüsnü Arslan’dan yaşlıyım, Murat Taşkın’dan genç.

İçerde göbek attık da, dışarıda efkarlı bir şekilde gazetecilerin işten atılacağı falan konuşuluyordu sessiz ve derin bir şekilde.

Kalemini satmamak ciddi bir gazeteci hüneridir mübarekler, ama gazeteciyi itibar alıcılarına teslim etmemek her namuslu toplumun zorunluluğudur.

Gazetecilerden cesaret bekleyenlerin, biraz da olsa yürek taşıması gerekmiyor mu sizce de?

Bir yerlere tırnakları ile gelmiş gazetecilerin,  tırnaklarını çekenlerden “gazetecilik bitiyor” serzenişlerini duymak ne büyük keder…

Harbi bir gazeteci toplumdan beslenir.



Yediği yemek, içtiği su bünyeye ne taşıyor ise gazeteci onu sindirir vücutta.


Tutsak basın diye bir şey olmaz, tutuklanan basın olabilir en fazla.


Gerçek gazeteci en söylenemeyeceği söyleyecek bir yöntem mutlaka bulur…

Mesleği hakkıyla yerine getirmek için ciddi mücadeleleri göze alır.

Ve oyun bozandır gazeteci, oyun kuran değil

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.