PARTİYİ YIPRATMAYIN!

Bir yıpranmışlığın karşısına, yıpratmama gayreti ile dikilebilir mi?

Daha doğrusu “yıpratmayalım partiyi” derken yıpranmışlığa dikkat kesilebilir mi?

Türkiye’de çok ciddi sözleri kaldırabilecek bir yıpranmışlıktan dem vurarak yazıyı uzatmaya ne mecal, ne de istek var doğruyu söylemek gerekirse.

Kendi çöplüğümüzde ötelim…

Eskişehir’de son zamanlarda duyduğum en muazzam eleştiri savar, söz “partiyi yıpratma…”

“AK Parti’de Dündar Ünlü’nün hakkı yenildi mi sizce” diye soruyorum.

“Partiyi yıpratmayalım” diyorlar.

“Nabi Avcı ile Harun Karacan arası limoniydi” diye soruyorum.  

“Aman parti yıpranır” diyorlar.

CHP’lileri görüyorum “ne oldu, tavır nedir” diye soruyorum.  

“Süreç kritik, parti yıpranmasın” deyip geçiştiriyorlar.

“Belediye başkanları barıştı mı?” diye soruyorum.

Partiyi yıpranmaya çalıştığım düşüncesi ile aradan sıvışıyorlar.

Görünen manzara arşa varan bir yıpranmışlık.

Ne var ki; görmezden gelebilme kapasitesi karşısında çaresiz.

Neyse daha fazla uzatmayayım neme lazım parti falan yıpratırız sonra.

MADIMAK

25 yıldır yanar durur içimizde.

Hepimizin için de aynı ateşin yanığı…