Kayıt parası isteniyorsa, savcılık ya da BİMER’e başvurun

Eğitim-Sen Şube Başkanı Faik Alkan, devlet okullarında bağış adı altında alınan kayıt ücretlerine tepki gösterdi. Alkan, velilerin kendilerinden istenen ücreti ödemek istemiyorlarsa savcılığa suç duyurusunda bulunabileceklerine dikkat çekti.

Esgündem26. com-Alkan, okullarda velilerde bağış adı altında para istenmesinin doğru olmadığını belirterek, hükümetin okullara gerekli bütçeyi ayırmamasından dolayı okullarda yasal olmayan ücretlerin talep edildiğini söyledi. Alkan,  son günlerin en tartışmalı konularından biri olan kayıt paralarıyla ilgili Esgündem26’nın sorularını yanıtladı. 
 
Eylül ayında başlayacak yeni eğitim öğretim dönemi için kayıt dönemi başladı. Aileler çocuklarını kayıt yaptırmak için okullara gitmeye başladı. Fakat kayıt yaptırmaya giden birçok aile tam bir şok yaşıyor. Ailelerden kayıt parası adı altında bağış yapmaları isteniyor. Velilerden istenen paranın yasal bir dayanağı var mı?
 
Kayıt parası Türkiye’de kanıksanan bir olay. Herkes bu gerçekliği biliyor fakat bilmezlikten geliyor. Milli Eğitim Müdürü’nün sizin sitenize yaptığı açıklamada da aslında bir gerçek var, bir vaka var. Bu vakada şu; Okullarda zorunlu olarak bir kayıt parası alınıyor. Buna da bağış deniliyor. Bu durum anayasaya aykırıdır. Öğretmen arkadaşlarımız için ‘şu öğretmene yazdırırsan 600 lira, şu öğretmene yazdırırsan 200 lira’ ifadelerini kullanmak ise öğretmenlik mesleğini rencide ediyor. Burada yetkililer yaptırım uygulamamalılar. İkincisi anayasaya uymak zorundayız. Anayasada parasız eğitim bir haktır.
 
 
“Velilere sms atılıp, öğretmenlerin fiyatları bildirilmiştir…”
 
Bugün gerçek olan şu; ilimizde de, Türkiye’de de bu kayıt paraları bir gerçek. Örneğin ilimizdeki Şeker İlkokulu… Bunu çok gündeme getirdik. Okulun yıpranmaması için basına deşifre etmek istemedik fakat vekil müdür arkadaş daha dönemin sonunda velilere sms yoluyla ‘hangi öğretmene kayıt yaptırılacaksa, ne kadar para ödenmesi’ gerektiğini bildirmiş, bu da yetmemiş okulun camına yazı asarak bilgi vermiştir. Bu cesareti nereden alıyor? Çünkü idari anlamda bir yaptırım uygulanmıyor.
 
 
“Okul idareleri ödenek sıkıntısından dert yanıyor…”
 
İdareci arkadaşlar ile konuştuğumuzda onlarda şöyle bir söylüyorlar; ‘Ödenek yok, ne yapalım? Hizmetli çalıştırıyoruz, temizlik meselesi var, okulun giderleri var…’ Burada önemli olan şey eğitime daha fazla bütçesinin ayrılması. Zaten eğitimde geldiğimiz nokta üniversite sınavı LYS’ye ile ortaya çıktı. Geçen yıl yüzde 95,5’larda olan üniversite doluluk oranı bugün neredeyse yüzde 65’lere düşmüş durumda.
 
“Yaptırım olmayınca da ‘benim okul müdürlerim işini bilir’ anlayışıyla bu işi götürüyorlar…”
 
Kayıt parası gerçekten dayanılmaz bir boyuta ulaştı. Sadece kayıt ile de bitmiyor. Eğitim öğretim yılı içerisinde aidat adı altında yine öğrencilerden zorla para toplanıyor. Okulun bütün ihtiyaçları yine velilerden toplanıyor. O zaman ‘biz neden vergi ödüyoruz’ diye sorulmaya başlanıyor. Burada temel sorun herkesin gözlerini kapatması ve üç maymunu oynaması. Milli Eğitim Müdürü diyor ki; ‘Kesinlikle kayıt parası diye bir uygulamamız yok.’ Bu kesinlik nereye kadar bir kesinlik.  Burada bir gerçeklik var. Bütün okullarda neredeyse kayıt parası alınıyor. Bu gerçeklik üzerinden ne tür yaptırımlarla karşı karşıya kalıyorlar, asıl sorun bu. Hiçbir yaptırım yok. Yaptırım olmayınca da ‘benim okul müdürlerim işini bilir’ anlayışıyla bu işi götürüyorlar.
 
“Velilerde hakkını arama konusunda bir korku var…”
Veliler bu konudan çok dertliler. Ancak istenen parayı da ödüyorlar. Peki istenen parayı ödemek istemeyen veliler ne yapmalı?
Örneğin yaşadığımız bir olayı anlatayım size; Tepebaşı’ndaki bir anaokuluna çocuğunu kayıt ettirmek isteyen bir velimiz aradı. Çocuğunu bu okula kayıt ettirmek istiyor. Kayıt bölgesinde. Okul diyor ki; ‘bizim kontenjanımız doldu, kayıt yaparız ama bir şartla, 700 lira bir bağış yapacaksın.’
Bizi aradılar, biz de savcılığa suç duyurusunda bulunması gerektiğini, ilçe milli eğitim müdürüne gitmesini eğer cevap alamıyorsa biz ve öğrenci veli dernekleriyle konuyu gündeme getireceğimizi söyledik. Fakat velilerde şöyle bir durum var. Korkuyorlar. Hakkını arama konusunda bir korku var. Türkiye’nin düştüğü atmosferinde genel yansımasıdır bu. Hukuksal bir süreç başlatılması gerektiğini söylediğimizde, ‘biz uğraşamayız, o zaman bizim çocuğumuzu kaydetmezler’ yanıtını alıyoruz.
 
“Bu ülkede kamusal eğitim bitiyor…”
 
Temel sıkıntıdan biri de velilerin bu durumu kanıksaması. ‘Ben parayı vereyim, bu durumu görmemezlikten geleyim’ diyorlar. Sonrası düşünülmüyor. Bu ülkede kamusal eğitim bitiyor. Nasıl sağlıkta bittiyse eğitimde de bitiyor. Okul öncesinde özel anaokulları, ortaöğretimde temel liseler karşımıza çıkıyor. Kamu okullarının durumu içler acısı. Kamu okullarını öğrencilerin tercih etmeme durumu ile karşı karşıya kalıyoruz.
 
 
“Veliler suç duyurusunda bulunup, BİMER’e başvurabilirler…”
 
Veliler, hemen suç duyurusunda bulunacaklar. Sadece savcılık kanalı ile değil BİMER üzerinden de şikâyetlerini yapabilirler. Ama şu da bir gerçek. Okullardaki idarecilerde zor durumda.  Çünkü gerçekten okullar ödeneksiz bırakılıyor. Gerçekten okullara gönderilen hizmet kalemlerinde bir azalma var. Onlarda bu durumdan yararlanarak kim piyasadan ne toplarsa anlayışıyla hareket ediyor.
 
Velilerde en iyi okul, en iyi öğretmen anlayışında. Bu anlayış sizce kayıt dönemlerinde bu paraların gündeme gelmesine neden olabilir mi?
 
En iyi okul evine en yakın okuldur. Fakat eğitimdeki o yabancılaşma,  o yozlaşma ve bitmişlik öyle bir noktaya geldi ki velileri doğal olarak bir arayışa sokuyor. Çevresindeki okulu başarısız olarak görüyor. Merkezi okulları ise başarılı görüyor. Merkezi okullarda büyük bir yığılma var. Çevre okullara büyük bir haksızlık ediliyor. Velilerden kaynaklı da bir durum var. Ama bu durum öbürüne neden olmamalı. Yani sen oraya gelen asgari ücretli bir insandan bu parayı talep edemezsin. Talep etmesinin engellenmesi gerekiyor. Bunun yolu da nedir? Bir, idari olarak yaptırım uygularsın, iki bütçeden yeterli parayı koyarsın, okul idareleri de böyle şeylerle karşı karşıya kalmaz.  Öğrenci velisi ile idarede ciddi anlamda karşı karşıya kalıyor.
 
“Yüksek bağış yapan insanların çocuklarını ayrı sınıflara topluyorlar…”
 
Eğitimde Türkiye çağın gerisinde. Yeterli ödenek yok. Öğretmenler şuanda baskılanmış durumda. Sesini çıkaran öğretmen başka bir yöntemle susturuluyor. Veli ayağımızda maalesef çok zayıf. Velilerimiz de talep etmiyor. Talep etmedikleri için de maalesef idarelerde işi bu yöntemlerle çözüyorlar.  Burada samimiyette çok önemli. Vicdan da çok önemli. Sen 1400 lira alan insandan nasıl bu parayı talep edersin. Şunu da yapıyorlar; yüksek bağış yapan insanların çocuklarını ayrı sınıflara topluyorlar. Böyle bir kategoride var. Biz bunları dile getiriyoruz. Ancak çözüm yerine çözümsüzlük üretiyorlar. Bugün Eskişehir’de 1000 lira,2000 bin liradan bahsediyoruz. Metropollerde 10 bin liradan açılıyor kayıtlar. Eğitim, Türkiye’nin kanayan bir yarası. Türkiye’de eğitim, ekonomiden de büyük bir sorun.
 
 
 
 
 
 
 
 
Haberler