YAŞANMAMIŞ BİR HAYATIN YASSI

Hüzünse yükünüz hamallıktan şikayet etmek gibi bir derdiniz yoktur.

Yaşanmayan bir hayatın yassını tutmak isteyenler, buyrun bu cenazenin hüzünlü masasına birlikte oturalım. Hüzünlenmek için pek çok nedenimize bir yaşayamamışı daha ekleyelim. Değil mi ki; hüznü taşımakta usta oldu omuzlarımız. 25 yaşında bir gencin duman altı ölümünü de kaldırırız. Hüzünse yükünüz hamallıktan şikayet etmek gibi bir derdiniz yoktur.   Taşıyacaksınız, taşıyacağız. Ta ki; hüzne doğmayan güneşlerin sabahlarına ulaşıncaya değin. Adı Mesut, adına ters bir yaşam sürmüş besbelli. Kaldırımda görsek yaşayamadığı bir hayatının olduğunu umursamadan yanından geçip gideceğiz. Kimimiz tiksinecek, “kahrolasıca tinercilerdir” belki de kimimiz için. Ama düşünün; doğup da büyümek fakat  yaşayamamak. 90’ların sonunda kulağımıza çalınmış “onursuz yoksulluk” kavramından, “yaşanmayan hayatlara” yolculuk ediyoruz. Bu yolculukta hepimiz az da olsa alışmanın kokuşmuş kollarına atıyoruz kendimizi. Oysaki gözlerine baktığımız evlatlarımızın geleceğini o duman altında hayatını kaybeden gence ortak ediyoruz. Görmüyoruz, görmeyeceğiz. Ta ki, bir dumanın altında gidinceye kadar çocuklarımız. “Taşı sıksan suyunu çıkarırsın be yürü git” diyerek, çaresiz bir gence arkasını dönen tarafımız görmüyor. Ya suyunu sıkacak bir taş yoksa ortalıkta. Gençlerimiz aşık olmak, koşmak, eğlenmekten daha çok sıkacak bir taş arıyor, bulamıyorsa… Buyurun oturun bu masaya. Bu masa kalkarken, yüzümüze ve yüreğimize konduracağımız sadece bir utançtır.
Haber birazda utanmak içindir
Şok, flaş, olay olay diyerek verilen bir haberi Anadolu Gazetesi öyle bir başlıkla atmış ki; başlığı okurken boğazım düğümlendi. Haber biraz da utandırıyorsa haberdir. Utandım! Bu haberi bu kadar sıradan girebilme yeteneğimden.. Öyle demeyin! Görmemek, duyumsamamak da bir yetenektir, ayakta tutuyorsa insanı. Anadolu Gazetesini tebrik ediyorum. Beni öyle bir yıktı ki utandım.
 
 
Haberler