İŞÇİ HAKLARI TEHLİKEYE GİRECEK

DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Adalar’da yaptığı basın açıklamasında “16 Nisan’daki referandum kararımız ‘hayır’ ve ekledi: “Anayasa’yı tartışmak yerine işçi sorunlarına odaklanması gerekirdi.”

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın da katıldığı Adalar’da gerçekleşen basın toplantısında konuşan Beko şu ifadelere yer verdi; “16 Nisan’da, Türkiye’de referandum yapılacak. Biz DİSK Başkanlar Kurulu’nu referandum öncesi topladık ve kendi aramızda bir değerlendirme yaptık ve sonuç olarak yapılacak olan referandumun çalışma hayatı ile ilgili ve hukuksal sonuçları ile ilgili kitapçık hazırladık.16 Nisan referandumunda bizden istenen yasama, yürütme, yargı doğrudan cumhurbaşkanına bağlı olsun. TBMM’deki milletvekillerinin sayısı 600 olsun. Bakanlar devlet memuru gibi Cumhurbaşkanı tarafından onaylansın. Bir de 12’inci maddeye baktığımız zaman Cumhurbaşkanı OHAL ilan edebilip, Kanun Hükmünde Kararnameler ile memleketi yönetebilsin.
 
İşsizlik Fonunu da Varlık Fonu’na aktarmaya çalışılıyor
Varlık Fonu altında bir Varlık Yasası çıkardılar. Başta Ziraat Bankası olmak üzere son kalan devlet işletmelerindeki mülkiyetleri Varlık Fonu içerisinde topladılar. Yönetim Kurulundaki başkan ve yöneticilerin bu Varlık Fonu’nda görev yaptığı süreler içinde denetiminin yapılmayacağını da ifade ettiler. İşsizlik Fonu adı altında bizim işsiz kardeşlerimiz, işsiz kaldıkları dönem insan olmaktan kaynaklanan temel ihtiyaçlarını gidermek için bir maaş alıyorlar.  İşsizlik Fonunu da, Varlık Fonuna aktarmak için bir takım çalışmalar yaptıklarını biliyoruz. İşçi kardeşlerimizin yüzyıllık bir kazanımları var  ‘Kıdem Tazminatları.’  Kıdem Tazminatlarını da önümüzdeki dönemde Bireysel Emeklilik Fonuna aktararak, Bireysel Emeklilik Fonunu da Varlık Fonu içinde değerlendirmeyi düşünüyorlar. Bu süreçte yaptığımız araştırmalarda bu anayasaya bizim “evet” oyu vermemizin mümkün olamayacağı kararını Başkanlar Kurulunda aldık ve bu çalışmaları kitap haline getirdik, 1 Milyona yakın bildiri dağıttık ve Türkiye’de biz siyasi rozetlerimizi, sendikal kimliklerimizi bir tarafa bıraktık. Bu memleket meselesi. İşçilerin geleceği, ülkemizin geleceği için yollara düştük. Ve bu referandumda DİSK ve DİSK’e bağlı işçi kardeşlerimizin ‘hayır’ oyu kullanması ile ilgili kendilerini bilgilendiriyoruz.
 
İşçi sorunları değil Referandum tartışılıyor
İşçilerin çok büyük sorunları var. İşçi kardeşlerimizin sorunları ile TBMM’nin meşgul olması gerekirken, Başbakan ve Bakanların işçi sorunları ile ilgilenmesi gerekirken bugün anayasa konusu ile ilgilenmek durumunda bırakıldık ve yollara düştük. İşçi kardeşlerimizin asgari ücret ile ilgili almış oldukları açlık sınırı altında bir ücret var. Oysaki açlık sınırı altında 8,5 milyona yakın asgari ücretle çalışan işçi kardeşimizin sorunları tartışılsaydı bana göre doğru bir iş yapılmış olurdu. 3 milyona yakın taşeron işçi var ve bu işçilerin beklentileri var. Taşeron işçilerin kadrolaşması konuşulsaydı bana göre doğru bir iş yapılmış olurdu. 6,5 milyonu resmi 10 milyona yakın işsiz kardeşimiz var. Bunların 1 milyona yakını maalesef üniversite mezunu. Anayasa tartışmalarını değil,  10 milyon işsize nasıl iş buluruzu eğer tartışmış olsaydı bana göre doğru bir iş yapılmış olurdu düşüncesindeyim.
 
Mesele memleket meselesi
Cumhuriyet’in, memleketin ve işçileri geleceğini belirleyecek referanduma gidiyoruz. 16 Nisan’daki Anayasa değişikliği referandumunda tercihimiz bir parti yada lider olmayacak. Bu sefer mesele işçilerin hakları, mesele bu kez memleket meselesi. Anayasa değişikliği ile yasama, yürütme ve yargı tek bir kişinin kontrolünde olacak kuvvetler ayrılığı bitecek. Türkiye Cumhuriyeti devleti tek adama teslim edilecek. Cumhurbaşkanı, OHAL ilan edebilecek, memleket halkın tamamını temsil eden Meclis’ten çıkan yasalar yerine tek imzalı kararnameler ile memleketi yönetebilecek. TBMM’de vekiller etkisizleşecek tek yetkili Cumhurbaşkanı olacak. Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanına hizmet eden atanmış memurlardan oluşacak. Yargı üyelerinin çoğunluğunu Cumhurbaşkanı belirleyecek. Böylece tek kişinin kararları yargı kararları haline gelecek. Yargı vesayet altına girecek. Bu değişikliklerin özü parlamenter sistemin yok edilmesidir. Bu değişiklik tek bir kişiyi denetlenemez ve hesap sorulamaz hal getirecektir.
 
İşçi hakları çok büyük tehlike altına girecek
DİSK olarak buradan tüm işçilere sesleniyorum. Bu ülkeyi 15 yıldır yönetenlere oy verdiniz ya da vermediniz; şimdi tercihiniz bir parti ya da lider olmayacaktır. Toplumu kutuplaştıracak, Meclisin yargının ve hükümetin yetkilerini tek bir kişide toplayacak, işçi haklarına zarar verecek, ekonomiyi krizlerle karşı karşıya bırakacak bir rejim değişikliği ile maalesef karşı karşıyayız. Bu anayasa değişikliği ile işçi hakları çok büyük tehlike altına girecek. Tek bir kişiye tek bir imza ile sendikaları kapatma, grevleri yasaklama, toplu iş sözleşmelerini askıya alma yetkisi verilecek. Tek bir kişiye kıdem tazminatını kaldırma, iş mahkemelerinden hak aramamızı engelleme yetkisi maalesef verilecek. Tek bir kişiye istediğini işten atma, tüm çalışanları güvencesiz çalıştırma yetkisi verecek miyiz? Tek bir kişiye işsizlik fonundaki paraları varlık fonuna aktarıp patronları besleme yetkisi verecek miyiz? Haklarımızı ve geleceğimizi tehlikeye atacak mıyız? Daha önce hangi partiye oy vermiş olursak olalım bu kez memleketimizi yönetenlere hep beraber gelin bir uyarıda bulunalım. Bugüne kadar tek bir partide birleşemeyen işçiler haklarını korumak için birleşip, hayır diyerek güçlerini gösterebilir. Dünyada ücretler açısından en alt sıralarda olmaya gelin hep beraber hayır diyelim. Dünyanın en uzun süreli çalıştırılan işçileri olmaya gelin hep beraber hayır diyelim. İçinde işçilerin hakları olmayan anayasaya Hayır diyelim. Taşeron işçilerin her seçimde kandırılmasına hayır diyelim. 15 yılda 17 bin işçinin iş cinayetlerine kurban edilmesine hayır diyelim. Kıdem tazminatı kaldırılması planlarına hayır diyelim, iş mahkemelerine başvuru hakkımızın ortadan kaldırılmasına hayır diyelim, Kiralık işçi adı verilen köle ticaretine hayır diyelim, Grev yasaklarına, sendikalı olma yönündeki engellere hayır diyelim.  Zorunlu BES kesintilerine hayır diyelim. Kamunun birikimlerinin Varlık Fonu ile yok edilmesine hayır diyelim. İşsizlik fonunun yağmalanmasına hep beraber hayır diyelim. Hangi partiye oy verirsek verelim, hangi lideri seversek sevelim mesele işçilerin ve memleketin geleceği ise bu sefer hep beraber “hayır” diyelim. İşçiler olarak birleştiğimizde ne kadar güçlü olduğumuzu gösterelim.
 
Adaletli bir seçime gidilmediğini biliyoruz
Mevcut siyasal iktidara karşı muhalif olan radyoların, Televizyonların kapatıldığını bir süreci yaşadık. Milletvekillerinin cezaevine gönderildiği bir süreci yaşadık, 45 ‘e yakın belediyeye kayyum atandığını ve karakolun bile önünden geçmeyen bazı işçi kardeşlerimizin işten atıldığını yaşadık.100 binin üzerinde kamu çalışanı işten atıldı. Biz DİSK olarak 12 Eylül döneminde en fazla zarar gören konfederasyonuz. Genel Başkanımız Abdullah Baştürk idamla yargılandı. 52 yöneticimiz idamla yargılandı. Mahkemelerde sürekli ifadeler verdik. Biz darbenin ne anlama geldiğini bilen bir konfederasyonuz. 500 bine yakın üyemiz olan işçi kardeşlerimizi silah zoru ile başka konfederasyonlara gönderdiler. DİSK olarak göreve geldiğimiz günden beri mezarı başında söz verdiğimiz başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu topraklarda şehit düşenler adına biz yapılacak olan referandumda kesinlikle Hayır oyu kullanacağımızı ifade ediyoruz.
 
Haberler