Elinizde uyuşma varsa dikkat!

Karpal tünel sendromu genellikle elini zorlayıcı hareketlerle kullanan, tekrarlayıcı hareket yapan kişilerde daha sık görülüyor.

Özel Ümit Tıp Merkezi Fizik Tedavi Uzmanı Dr. Sibel Özdinç Varol, karpal tünel sendromu hakkında bilgi verdi.  Bu sendromun tanımını yapan Varol, “Birçok insandan geceleri elimde uyuşma oluyor, uyuşma ile uyanıyorum, elime aldığım eşyaları düşürüyorum gibi şikayetler duymuşsunuzdur. Bunlara karpal tünel sendromu sebep oluyor” dedi.  Hastalığın oluşumu ilgili bilgi veren Varol, “El bileğimizde ufak kemikler var. Kemikler ile oradaki yumuşak dokular arasında ufak boşluklar var. Bunlara tünel diyoruz. Bu boşlukların birinden bir sinir geçiyor. Bu sinir kolumuzdan geliyor, el bileğimizden, parmaklarımıza doğru yayılıyor. Bu sinirin görevi hareketle ve duyuyla ilgili. Sinirin bu tünel içinde sıkıştığı durumlarda bir ödem oluyor. Sinirde sıkışma olunca ele ve parmaklara yayılan uyuşma, karıncalanma hatta ilerleyen dönemlerde ağrı şikayetlerine sebep oluyor. Gece genelde dinlenme esnasında uykudan uyandıran şiddetli bir uyuşma, yanma, karıncalanma olabiliyor. İlerleyen dönemlerde el kaslarında özellikle baş parmakta zayıflama görüyoruz. Hastalar bu durumda eline aldıklarını tutmakta bile güçlük yaşayabiliyor” diye konuştu.
Kimlerde daha sık görülüyor?
Bu hastalığın genellikle elini zorlayıcı hareketlerle kullanan, tekrarlayıcı hareket yapan kişilerde daha sık görüldüğünü söyleyen Varol, bu hastalığın kasaplarda, müzisyenlerde veya bilgisayarda yazı yazanlarda sık görüldüğünü kaydetti. Varol, vücutta su tutulumuna sebep olan durumlarda da bu kanalda sıkışma olabildiğini ifade ederek, “Örneğin gebelik döneminde, menopoz dönemimde, romatizmal hastalıklarda, tiroit bozukluklarında, şeker hastalarında bunu görebiliyoruz. El bileğinde kırık veya zorlama olduğunda yine sinirde baskıya sebep olabiliyor. Kadınlar elleriyle daha çok iş yaptıkları için, örgü, dikiş işlerini daha fazla yaptıkları için genelde kadınlarda daha fazla görülüyor” dedi.
Hastayla birlikte tüm belirtileri sorguladıklarını ifade eden Varol, hastalığın tanısını nasıl koyduklarını anlattı. Hastalığın tanısı ve tedavisi hakkında konuşan Varol, hastalığın tanısında hastanın şikayetlerinin büyük önem taşıdığını söyledi. “Bizim için en büyük yol gösterici hastanın anlattıkları oluyor” diyen Varol, kendilerine gelen hastaların muayenelerinde çeşitli testler uyguladıklarını, sinirin iletim hızını ölçen testler yaptıklarını kaydetti. Varol, şeker, tiroit, böbrek hastalıkları gibi sebeplerden şüphelendiklerinde bu hastalıklarla ilgili de testler yapıldığını da sözlerine ekledi.
Son çare ameliyat
Hastalığın tanısı konduktan sonra tedavi yöntemleri hakkında bilgi veren Varol, hastalığın tedavisi hakkında konuşmasını şöyle sürdürdü:  “Hastalık hafif ve orta derecede ise öncelikle eli istirahate alıyoruz. Özel bileklikleri gece takmalarını istiyoruz. İnfilamasyon olduğu için ilaç veriyoruz. Tuzu kısıtlıyoruz. Eğer mesleği değilse bileğini zorlayan hareketlerden kaçınmasını istiyoruz. Mesleği ile ilgili bu hareketleri yapmak zorunda olanlara ise çalışırken mümkün olduğunca sık mola vermelerini söylüyoruz. Onlara birtakım egzersizler öneriyoruz. Ve tabi ki hastaları fizik tedaviye alıyoruz. Fizik tedavi ile sinirdeki ödemi azaltmaya, ağrıyı gidermeye çalışıyoruz. Hastada bası çok fazla, yakınmalar bir türlü azalmıyorsa cerrah arkadaşlarımıza yönlendiriyoruz. Sinirdeki sıkışmayı onlar cerrahi olarak rahatlatıyorlar.”
 
Haberler