Hatipoğlu ve Kurt’un ortak çıkmazı

Soner Uçak yazdı...

Seçim ortamında siyasetlerin ağzından çıkanları düşünmek, tartmak, doğruysa destek vermek, yanlışsa eleştirmek zorundayız.

Aksi halde siyasetlerin önümüze koyduğu düğümleri çözmekte zorlanırız.

Ki, seçim dediğimiz şey uzunca vakittir bir kafa karışıklığını da beraberinde getirmiyor mu?

Seçimde bana kalırsa dikkat çeken iki kişi var. “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” deyip, bu dikkat çekme mevzusundan memnun olabilirler.

 Ancak, karşıdan şaşkınlıkla izleyenlerin dikkatini, seçim sonuçları açısından çok da hayra yormamak gerekiyor.

Yukarda bahsettiğim iki kişi şüphesiz ki Nebi Hatipoğlu ile Kazım Kurt.

İkisi de sağlam hafıza yıkıcılar bir kere.

Kendileri yönelik oluşan kötü hafızayı yıkmak konusunda her ikisi de ciddi çaba sarf ediyor.

Bunu yaparken sözün lafın nereye gideceği önemli değil.

Önemli olan karşıdakinin kendilerinden daha kötü olduğuna insanları inandırmak.

Kendilerini iyiye taşıyamayacaklarını bilmelerinden kaynaklı mıdır bilinmez; kötünün iyisi olmak her ikisi için de kâfi sanki.

Her ikisi de zekalarına çok güveniyorlar. Haklılar mı gelin tartışalım.

Toplumumuzun güç sever tarafını ciddi bir maden olarak gören iki isim de güçlerini sergilemekten çekinmiyorlar.

O cevheri 31 Mart’a bulacaklarına inanıyorlar.

Eskişehirlilerde oluşturdukları “kötü” hafızayı reklam ajanslarına ciro ederek buradan çok rahat bir şekilde sıyrılacaklarını düşünüyorlar.

 Bir de her ne yaparlarsa yapsınlar bravo diyecek sosyal medya “fenomenleri” sayesinde yaratmak istedikleri algıyı oluşturabileceklerini farz ediyorlar. 

Oysa ki; Eskişehir, kent insanına ciddi konuşma, tartışma ve uzlaşı alanları sunuyor.

 Bir koşturmanın içerisinde, en çok görünen ve duyulan isimlerdense, o konuşma tartışmaların ardından uzlaştıkları isim ya da isimlere yöneliyor genellikle insanlar.  

Elbette ki partilerine kör kütük aşık seçmenlerden bahsetmiyorum.

 Ancak, Eskişehir’de özellikle yerel seçim başarısı için, bu tartışma alanlarını işgal eden insanların büyük bir önemi olduğunu belirtmeden de geçmek istemiyorum.

 Ve seçimin kaderini bu alanı dolduran isimler belirliyor genellikle.

Seçimden seçime değil de, şehir üzerine düşünmeyi, kafa yormayı, bir yaşam biçimi edinmiş, kenti ile birlikte yaşayan kişi veya kişilerden söz ediyoruz. O halde, bu kenti yönetmeye talip olanların söylediklerinin ve yaptıklarının bir tartıda tartıldığını unutmamaları gerekiyor.

Örneğin; Hatipoğlu ESKİ’de çalışan 17 gazeteciden söz etti.

Arkasını getirmedi.

Kazım Kurt ise geçmiş dönemlerde belediye aracılığıyla zengin olan insanlardan bahsetti ve sıkışması halinde ortaya koyacaklarını söyledi.

 Oysaki; bunlar gibi belirli bir kesimi doğrudan hedef alan sözler ispatlanmaya mecbur sözlerdir .

Bunlar, ne ben söyleyeyim inanan çıkar türünden, ne de bir sıkışma sonrasına bırakılacak durum ya da durumlar değildir.

Kentte var olan usulsüzlüklerin bitirilmesi birilerinin gönlüne ya da sıkışıklığına bırakılmayacak kadar mühim işlerdir.

Böyle yaparak seçim kampanyası başarılı bir şekilde sürdürülebilir kuşkusuz.

Ancak, bu kafa yapısı pek de Eskişehir’i ve Eskişehirliyi yansıtmıyor şüphesiz.

Haberler