Madencilik sektörü, devletten destek istiyor

Eskişehir Madencilik Kümesi Başkanı Metin Çekiç, madencilik sektörünün geçen yıl tüm olumsuz koşullara rağmen 4,3 milyar dolar ihracat yaparak ülke ekonomisine katkı sunduğunu, ancak yüksek izin bedelleri, devlet payındaki artış nedeniyle sektörde ciddi sorunlar yaşandığını dikkat çekti.

Eskişehir Madencilik Kümesi Başkanı Metin Çekiç, madencilik sektörünün geçen yıl tüm olumsuz koşullara rağmen 4,3 milyar dolar ihracat yaparak ülke ekonomisine katkı sunduğunu, ancak yüksek izin bedelleri, devlet payındaki artış nedeniyle sektörde ciddi sorunlar yaşandığını dikkat çekti. Yüksek navlun bedelleri nedeniyle depolarda mal beklettiklerini belirten Çekiç, izin süreçlerinin öngörülebilir ve şeffaf olmasını, yatırım ortamının iyileştirilmesini, ruhsat güvencesinin artırılmasını talep ederken, yerli üretimin teşvik edilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Bugün madencilik şirketlerinin ürettikleri malları üretmekte ve ihraç etmekte büyük zorluklar yaşadığını belirten Çekiç, “Birçok mal müşteri siparişi ile üretilse de konteyner bulunamadığı için aşırı yüksek navlun bedelleri nedeni ile depolarda ve maden işletmelerinde beklemektedir. Bu da işletmelerin nakit döngüsünü, ödeme dengelerini zora sokmaktadır. Dünya ticaretinde üretim ve tüketim zincirinde normalleşme olmadıkça sıkıntının daha da büyümesi olasılığı vardır. Bu da sürdürülebilir bir durum değildir.  Sektörümüzün bu sorunu için bakanlıklarımızın desteğine ihtiyacı vardır. Aksi takdirde yıkıcı etki yapması muhtemeldir” ifadelerini kullandı.

Madencilik sektöründe yaşanan güncel sorunlarının azalmak yerine bazı konularda arttığına vurgu yapan Çekiç, yatırım ortamının iyileştirilmesi, ruhsat güvencesinin artırılmasını, izin süreçlerinin öngörülebilir ve şeffaf olmasını talep etti.  Madencilik yatırımlarının büyük risk taşıyan yatırımlar olduğunu belirten Çekiç, “Uzun bir arama sürecinden sonra üretime geçebiliyor. Arama sonuçları olumsuz ise saha terk ediliyor. Bu süreç de yapılan tüm harcamalar boşa gidiyor” dedi.

“Bürokrasi sektörünün önünü tıkıyor”

Son 10 yılda maden ruhsat sayılarında ciddi düşüşler yaşandığına dikkat çeken Çekiç, “2010 yılında 31 bin 562 arama ve 11 bin 604 işletme olmak üzere 41 bin 166 ruhsat varken, Eylül 2021 yılı itibariyle 5 bin 70 arama ve 9 bin 793 işletme olmak üzere toplam 14 bin 863 ruhsat kalmıştır.  Maden ihracatımız tüm olumsuz koşullara rağmen 2020 yılında 4,3 milyar USD ihracatını yaparak ülke ekonomisine katkısını sürdürmüştür. Ülkelerin kalkınmışlığı madenciliğin ekonomiye yaptığı katkıyla ölçülür. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 8 ila 15’lerdeyken, ülkemizde yüzde 1,08 civarındadır” diye konuştu. Türkiye’nin karasal alanının yüzde 30’unu tarım, yüzde 29’unu orman, yüzde 18’ini ise mera alanlarının oluşturduğunu söyleyen Çekiç, maden için kullanılan alanın ise sadece binde 1 olduğunu belirtti.  İzin prosedürleri, mülkiyet sorunları, orman mülkiyet bedellerinin yüksekliğinin sektörün önünü tıkadığını savunan Çekiç, şunları kaydetti: “Ülkemizde ve diğer ülkelerde orman/devlet arazisi bedellerine bakarsak içler acısı bir durumla karşılamaktayız. Hektar başına alınan yıllık bedel Kanada’da 6 Dolar, Rusya’da 140 Dolar, Almaya ve Amerika’da bedelsiz, Türkiye’de ise 8750 Dolar’dır.  Orman Bakanlığı’nın bütçesinin yüzde 54’ü madencilik sektörü tarafından karşılanmaktadır. Madenci, işetme izni almadan üretim yapamaz.  İşletme izni almak için ÇED, mülkiyet izni, işyeri açma ve çalışma ruhsatı almak zorundadır. Üretim faaliyetleri için yaklaşık olarak 8 bakanlık, 92 yasa, 87 yönetmelik, 16 uluslararası sözleşme, 8 tüzük maddeleri gereğince 24 değişik kurumdan izin almak zorundadır. “

“Toplumsal algı nedeniyle sektör zarara uğruyor”

Dünya bor rezervlerinin yüzde 75’ine, toryum, manyezit, kalsedon, krom ve altın gibi zengin maden yataklarına sahip olan Eskişehir’de, kendilerine yönelik oluşturulan algının sektörü maddi ve manevi zarara uğrattığını savunan Çekiç, “Cari açığımızın büyük kısmını enerji hammaddeleri ve madenlere, metallere ödenen bedeller oluşturuyor. 2020 yılında sadece altın ithalatına 25 milyar dolar üzerinde bir bedel ödedik. Bu açığı azaltmanın yolu, ülkemiz zenginlikleri olan madenleri doğru ve sorumlu bir şekilde işlemekten ve toplumun yararına sunmaktan geçiyor. Ancak toplumdaki madencilik algısındaki olumsuzluk maalesef devam ediyor. Tabii bunda biz madencilerinde sorumluluğu var. Bizler topluma karşı şeffaf olmalıyız. Yaptığımız ileri, bunun sonucunda oluşacak olumlu ya da olumsuz her şeyi doğru ve şeffaf şekilde yöre insanına ve topluma anlatmalıyız. Doğru bilinen yanlışları düzeltmek için çabalamalıyız” ifadelerini kullandı.  

Haberler