Toplum hastaysa cinayet doğaldır

SONER UÇAK YAZDI...

Dünya Emekçi kadınlar gününü kutladık.

Kutladık dediğime bakmayın memlekette nerede “yaşasın emekçi kadınlar” diye bağırırsak bağıralım.

O seslerimiz, öldürülmüş  kadınların bedenine çarpıp yüzümüze yüzümüze vurdu.

Vicdanı bir diğerinden daha okkalı olanlarımız üzüldü elbet.

Ancak konu vicdanlarımıza bırakılmayacak kadar can yakıcı.

“Yaşasın emekçi kadınlarımız.”

“Yaşasın kadınlarımız.”

Çok sıradan basit bir isteği birine ve birilerine inat haykırmak.

Bir kadının en doğal hakkını boğazın yırtılıncaya kadar bağırmak.

İyi de neden?

Neden en doğal olanı uçuk bir istekmiş gibi alanlarda bağırmak durumunda kalıyoruz?

Çünkü; en doğal hakkı bile hak sahibine vermek konusunda ciddi aksaklıklar söz konusu.

“EE canım Avrupa’da da var kadın cinayeti” diyeceklerimiz olacak.  

Elbette vardır.

 Onlar kendi sorunlarını çözmekle meşgul olsun, biz kendi sorunumuzu.

2019'da Türkiye'de, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'na göre 474 kadın öldürüldü.

 Bu, aynı zamanda son 10 yıldaki en yüksek rakam.

Bu cinayetlerin ağır yükü Eskişehir’e de düştü.

Savcılığa 23 kez “beni koruyun” diyen Ayşe Tuba Arslan.

Ölmekten daha zor belki de öldürülme korkusunu her gün hissetmiş.

23 kez “öldürüleceğim”diyen bir kadını yaşatmaya geç kalınıyorsa varın işin vahametini siz düşünün.

 

Elbette, işi şahıslara ve mahkemem koridorlarına bırakmak kolaycılığa kaçabilir.

Ama kısa vadede sarılabileceğimiz başka bir dal yok.

Cezanın caydırılıcığına sırt yaslamak, çözüm olarak görünse dahi çözüm değil.

Eğitimin çözümde ciddi pay sahibi olacağı kuşkusuz ancak uzun süreli bir mevzu.

Hem zaten dönüştürme gücü yüksek bir eğitimin varlığından söz edebilmek için nasıl eğitildiğiniz de en az eğitim kadar önemli.

Kadın cinayetlerini sadece kadınların sorunu olarak gören bir bakış açısı ile çözmek mümkün görünmüyor.

Kadınlar cinayetlerin sadece kurbanı.

Asıl sorunlu olanlar ise cinayeti işleyenler ile cinayeti işleme koşul ve şartları.

Öncelik cinayeti durdurmak değil, cinayet işleme sosyo psikolojik koşul ve şartlarını en aza indirmek, mümkünse kaldırmak.

Peki, bizim sosyoloji ve psikoloji mezunlarımız ne yapıyor veya yapabiliyor.

Kendilerini memurluğa atabilenler şanlı olanları.

Geri kalan baba mesleğine dönüş, ya da bir umut bekçi olmak.

Sorunlara çözümün ön koşulu sorunu sağlıklı bir şekilde tespitinden geçiyor.

Bir birini severek evlenenlerden bir tarafın zaman içerisinde nasıl katile dönüştüğünü saptayacağız öncelikle.

Sokakta gezen bir kişinin herhangi bir kadın karşısında nasıl öldürmeye niyetlendiğini...

Kadın cinayetlerini toplumun genelindeki bir hastalığın belirtisi olarak görmez isek çözmemiz o kadar zorlaşır.

Kadınlar gününü kutladık.

“Kutladık” dediğime bakmayın seslerimiz kadınlarımızın ölülerine çarparak yüzümüze vurdu.

Toplum hastaysa cinayet doğaldır.    

Haberler