Gazetelerden, dergilerden, şimdilerde ise, yeni yeni internet alanlarından okuyucuya seslenirken onun dikkatini çekecek konu başlığını bulmak aslına bakarsanız yazarın deneyimiyle ilgilidir. Öyle görünüyor ki, güncel politika ve en hızlı haber akış noktası, öncelikle okunan satırları oluştururken, popüler ve medya odaklı renkli bilgiler diğer bir ilk okuma sırası içinde yer alır. Birçok bilge yazar tarih bilgisini, yazılı ve delili olan bilim verilerini köşelerinde kullanmak isteseler bile, günümüzün hızlı ve olabildiğince pratik insanı bir türlü kabul etmek istemeyebilir, okumayı zaman kaybı olarak bile düşünebilir. Bu nedenle zaman zaman ben de yazılarımı “ifşa” edeceğim bu alanı hangi çekici kelime ile başlatsam ve okuyucu göz atmaya başladığında kendini okur olarak bulsa fikriyle boğuşurken, İLK ve EN başlığı aklımda geldi bir anda, nedense. Hiç böyle bir başlık deneyimi olmuş muydu, doğrusu hatırlamıyorum, ancak en azından bundan sonra, bazen İLK olanları bazen de EN olanları söylesem okur musunuz diye merak ediyorum. Hadi başlayalım.
İLK TÜRK kadın doktor, Safiye Ali (2 Şubat 1894, İstanbul – 5 Temmuz 1952, Dortmund)
Doktor safiye Ali; Türkiye Cumhuriyeti'nin İLK kadın tıp doktoru ve tıp eğitimi veren İLK kadındır. İhtisas alanı, bugünün koşulları için biraz geniş olup hem anne hem de çocuk sağlığı hekimidir. Literatürde Safiye Ali’nin adı Süt Damlası Bakımevleri ile anılır.
Oysa ailesi Osmanlı sarayının içinden gelmiştir. Babası Sultan Abdülaziz ve II.Abdülhamit’in yaverlerinden Ali Kırat Paşa, annesi Şeyhülharem Hacı Emin Paşanın kızı Emine Hasene Hanım’dır. Dört kardeşi vardır ve en küçüğüdür. Bülent Ecevit'in annesinin teyzesidir. Ailesi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde çeşitli hizmetleriyle tanınmıştır.
Saray geçmişine rağmen, Safiye Ali, İstanbul’da Amerikan Kız Koleji'nde okumuş ve kolej yıllarında iken tıp doktoru olmaya karar vermiştir. Savaş yılları olması, ülkenin muhafazakar özelliği, kadın hareketinin henüz ülkede yok sayıldığı dönemler olması kadın hastaların kadın doktorları tercih etmesine ve bu nedenle kadın doktorlara gereksinim duyulmasına neden olmaktadır. Bununla beraber Darülfünun Tıp Fakültesi henüz kadın öğrenci kabul etmemektedir. Bu nedenle Safiye Ali, I. Dünya Savaşı sürerken maddi güçlüklere rağmen Almanya'ya giderek ile Würzburg Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde devlet bursu yardımıyla öğrenim görmüştür.
Almanya'daki öğrencilik yıllarını çok faal geçirir. Tatil günlerinde dahi Alman doktorların muayenehanelerinde yardım ederek pratik yapar, felsefe ve tarih dersleri alır. Doktor unvanı almak için girdiği sınavda tek Türk'tür ve amacı birinci olmaktır. Safiye Ali, 1921 yılında “bebeklerde iç Pakimenenjit kanaması' hakkındaki tezi ile diplomasını almış ve Türkiye’nin İLK kadın doktoru olmuştur. Evliliği, kadın ve çocuk ihtisası yapmak için gittiği Almanya’da tanıştığı göz doktoru Dr. Ferdinand Krekeler ile yapan Dr. Ali, Haziran 1923'te Türkiye'nin İLK kadın doktoru olarak icazetnamesini almış ve eşi ile birlikte Cağaloğlu’nda bir muayenehane açmıştır.
O dönem diğer doktorların yaptığı gibi gazete ilanıyla adını duyurmaya çalışır:
"Dr. Safiye Ali Hanım, kadın ve çocuk hastalarını Cuma ve Pazar'dan maada her gün ve öğleden sonra İstanbul'da Nuruosmaniye Caddesi'nde 52 numaralı muayenehanesinde kabul eder. İstanbul 2866."
Burada fakir çocukları tedavi etmek İLK amacı olur. İlk zamanlar hastası yoktur. Zengin hanımlar ünlü erkek doktorlara giderken, fakir olanlar ise muayene olmalarına rağmen vizite ücreti ödemek istememektedirler. Dr. Ali, buna yanıt olarak eğer maddi imkânsızlığı var ise ücret almayacağını, aksi takdirde diğer erkek meslektaşlarıyla aynı ücreti talep ettiğini söylüyordu ve o dönemde 'eşit işe eşit ücret' mücadelesi veren İLK kadın çalışandı.
O dönemin ünlü hekimleri Besim Ömer Paşa ve operatör Emin Bey'den büyük destek görür. Altı yabancı dil bilen Safiye tıp kongrelerinde ülkemizi temsil etmeye başlar. İstanbul’da kaldığı 5 yıl içinde Amerikan Koleji bünyesinde açılan İLK kız tıp okulunda jinekoloji ve obstetrik dersleri vererek kızlara tıp eğitimi veren İLK kadın öğretim üyesi olarak tarihe geçmiştir.
Anne sütünün bütün sütlerden üstünlüğünü vurgulayan Safiye Ali, kadınları emzirmeye teşvik etmiş, evlere hastabakıcı yollayarak verilen eğitimin anne tarafından tatbikini kontrol ettirmiştir. Bunları hiçbir ücret almadan gönüllü olarak yapan Dr. Ali, anne sütünden kesilen ve steril süt içme imkanından mahrum olan çocuklar için Fransız Kızılhaç'ı tarafından kurulup 1925'te Himaye-i Etfal Cemiyeti'ne bırakılan Süt Damlası Bakım Evi'nin başına geçmiş, kadınları emzirmeye teşvik etme; yetersiz beslenen çocukların sağlıklı beslenebilmeleri amaçlı eğitimler düzenlemeye odaklı toplum farkındalığını arttıran çalışmalar ile tanınmıştır. Viladethane kuruluşunda büyük emek sarfetmiş olmasına karşın, kadınların ev dışında tedavi görmelerini ve doğum yapmalarına hoş bakmayan toplum o dönem Viladethane'ye piçhane ismini takar.
Dönemin İLK partilerinden biri olan Kadınlar Halk Partisi her ne kadar faaliyetine izin verilmese de Türk Kadın Birliği adı altında örgütlenmeyi sürdürmüş, kadınların siyasete atılımını desteklemiş, Safiye Ali’de bu partinin bir üyesi olmuştur. Safiye Ali geçmişin en kararlı feminist hareketine katılan bir kişi olup, bugün için bile şaşırtıcı bir geçmiş hareket olan Türk kadınının seçilme hakkı için mücadele etmiştir.
Bunun yanı sıra Hilal-i Ahmer Hanımlar Merkezi Küçük Çocuklar Muayenehanesini kurar. Anneleri eğitmek, bilinçlendirmek, senede iki kez kıyafet ve çamaşır yardımı gibi hizmetleri de içeren kurumda, aynı zamanda yardımcı olmak isteyen hayırsever hanımlar kundak takımı ve çamaşır dikmekte, bunları sepetler içinde dokuz ay kullanmak üzere muhtaç annelere vermektedirler. Bu arada mesleki çalışmalarının yanı sıra İstanbul'da başlayan feminist harekete katılan Dr. Ali, Türk Kadınlar Birliği’nin Sıhhiye Komisyonu başkanlığını üstlenerek fuhuşla mücadele için çalışan İLK bilim insanlarındandır.
Ancak tüm bu çalışmalarından rahatsız olan meslektaşlarının öfkesini kazanan Safiye Ali önce Süt Damlası'ndan istifa eder. Bu durum hastaları tarafından büyük üzüntüyle karşılanır. Hatta kadınlar çocuklarını da alarak önce Hilal-i Ahmer cemiyetinin önünde sonra da Safiye Ali'nin yerine atanan Fuat Beyin evinin önünde protestolar tertip ederler. Böylece Safiye Ali'nin yoksul kadınlar ve çocuklarına hizmet götürdüğü hizmet o noktada bitmiştir.
Safiye Ali, üç büyük uluslararası kongrede Türkiye'yi temsil etmiştir. Londra Kadın Doktorlar Kongresi'nde ülkesindeki İLK kadın doktor olduğu eleştirisine karşılık, "Ben burada hâlihazırdaki kadın doktorları değil yakın bir vadede yetişecek olan kadın doktorları temsil ediyorum" der.
Mesleğini icra ederken özellikle erkek meslektaşları tarafından defalarca taciz edilen ve hakkında yapılan asılsız iddialar ile yıldırılmaya çalışılan Safiye Ali, göğsünde bir kitle olduğunu anladığı güne kadar mücadelesini azimle sürdürür. Kanser teşhisi sonrası Almanya'ya yerleşir. II. Dünya Savaşı yıllarında hastalığına rağmen orada da hizmetlerine devam eder. 58 yıllık başarılarla dolu hayatı Dortmund'da sonlanır. Dr. Ali, 1952 de kanserden ölmüştür.
Safiye Ali, Türkiye’nin İLK kadın doktorudur.
Kaynakça[]
Yıldırım, Nuran. "Türkiye’nin İlk Kadın Doktoru Safiye Ali.". İstanbul Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2012. Erişim tarihi: 30 Nisan 2016.
Kardaş, Ayşe. "Türkiye'nin ilk kadın doktoru: Safiye Ali". Laciver Dergi, Say 8 , Aralık 2014. 2 Haziran 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Nisan 2016.
Çolak, Güldane. "TurkishFemaleStudentsStudying in Germany: The Case of Safiye Ali". Türk-Alman İlişkileri Sempozyumu, 8-10 Ekim 2009. Erişim tarihi: 30 Nisan 2016.
İLK VE EN
İLK VE EN
Es Gündem 26 EditörProf. Dr. Demet Özbabalık Adapınar, ilk yazısında İLK TÜRK kadın doktoru Safiye Ali’yi anlattı.