Hakan Çizmelioğlu ile beş çayı

Soner Uçak yazdı...

Bir konu hakkında söylem üretememenin, herhangi bir fikir ortaya atamamanın ve en nihayetinde muhalefet yapamamanın garabetidir.

Simitler ele alınır, vatandaşa ziyarete gidilir.

Ziyaret edilen kişi de, çayları ısmarladığı zaman bu iş tamamdır.

Dostlar alışverişte görsün siyasetidir, fotoğraf muhalefetidir bir yerde.

Alanda olamazsak da “sosyal medyada varız ulen” narasıdır.

Amma velakin; etkisizdir, çaresizdir zaman zaman da komiktir.

Bu duruma neden düşülüyor?

İlk olarak simidi eline alıp gidenin, siyasi karizması, liderlik vasfı henüz hamdır, dolaysısıyla beklenen etkiyi yaratamamaktadır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim otobüsünden vatandaşlara attığı çay, o vatandaş için bir çaydan daha ziyade, liderleri olarak gördükleri kişi ile bir şeyleri paylaşmanın büyüsünü demlerken, Çizmelioğlu’nun simidi alabildiğine simittir.

Üstelik AK Parti’nin teşkilat yapısının, yerelde aktör çıkarmama konusunda ciddi bir hüneri de söz konusu.

Tüm gücün bir kişide toplanması, haliyle diğerlerinin gücünün sorgulanması neden olmaz mı,  veyahut güçsüzlüğünün ispatı niteliği anlamını taşımaz mı?

Bu durumun önüne geçmek için zannediyorum atılması gereken birkaç adım var.

AK Parti aktörlerinin önce kendi gelecek kaygılarının gölgesinden, sonra oturdukları koltukların gölgesinden kurtulması lazım.

Yereldeki aktörlerin kurtulması gereken bir diğer gölge ise AK Parti Genel Merkezi yahut Saray gölgesidir.

AK Parti yerel aktörlerinin, Eskişehir gibi bir kentte dönemselde olsa AK Parti Genel Merkezi ile yahut Saray ile çatışması gerekmektedir.

En azından aktör olmak gibi bir niyetleri varsa, bunu yapmak zorundadırlar.

Örnek vermek gerekirse; Emeklilikte Yaşa Takılanlar ile ilgili olarak AK Parti  Genel Merkezinin anlamlandırılmayan çaresizliğini “biz de anlamak da zorluk çekiyoruz” demeden Eskişehir’deki vatandaşa götürülen simitlerin çay ile karşılık bulması çok zordur.

Çay ısmarlanıyorsa da Eskişehir’de halen selamın bir hatırı olmasından kaynaklıdır.

Siyasi bir çıktısı olmaz, olamaz zannediyorum.

Daha vahimi de ülkeyi yöneten, tüm hata ve sevaplarda başrol oynayan iktidarın temsilcilerinin STK yönetici ve üyeleriymiş gibi davranmak zorunda kalması.

Görevleri basit.

Belediyelerde CHP’li meclis üyelerinin onayladıklarına ret vermek, zaman zamanda politik duruş sergilemeden, demokratik bir tavır takınılarak kendilerine yönelik herhangi bir iğne ucu göstermeden, belediye başkan ve yöneticilerine çuvaldızı işaret etmek.

Veyahut, bugün bunları ziyaret ettik, yarın bunları ziyaret edeceğiz, ertesi gün başka birileri ziyaret etmeyi amaçlıyoruz vizyonu ya da vizyonsuzluğu ile anısız hatırasız fotoğraflar çektirmek ile yetinmek.  

İktidar partisinin yerel aktörlerinin içler acısı hali ki; ziyaretin kendisi başlı başına bir siyasi etkinlik olarak ele alınıyor.

Gündem yaratmak bir yana, gündem olmak konusunda bile ciddi sıkıntılar çeken aktörler söz konusu.

Milletvekilleri yerel seçimlerden sonra yok denecek kadar varken, varlıklarının ve yokluklarının bu denli sorgulanmaması çok da garip değil işin aslında.

Ama yine olsundu; simitleri alın gelin, biz çayları ısmarlarız.

Haberler