DİK DUR EĞİLME

SONER UÇAK YAZDI...

“Gençler sakın kula kul olmayın. Makam mevki sahipleri önünde eğilmeyin… İster cumhurbaşkan,ı ister başbakan olsun. Bu milletin gençlerine dalkavukluk yakışmaz. Şunu bilelim ki eğilmek dalkavukluğu getirir”

AK Parti Odunpazarı İlçe Gençlik Kolları Başkanı Halil Acartürk, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gençlere nasihat ettiği buz sözleri, AK Parti Odunpazarı İlçe Başkanlığı Genişletilmiş Danışma Toplantısında yaptığı konuşmanın sonuna ekliyor.

Sonuna kadar katıldığımı söylemekte fayda var.

Ama yinede mevzu “dik durmak” olunca bir kaç kelam etmeden geçemiyor insan.

Şayet, bahsedilen vücudun yer küre ile açısı değilse, dik durmak;  ortaya bir karakter koymak, yaşam karşısında geliştirilen bir tavır veya doğru bildiklerinin arkasında durma azmidir.

Ülke olarak, en çok dik dur öğüdü verilirken, en çok eğilmeyi öğrendiğimiz bir süreçten geçiyoruz aynı zamanda.

Televizyon gazetelerde dik durmanın her türlü tarifini görüyoruz örneğin.

İşin aslına bakarsak, “uyduk dik durana” deyip, arkamıza yaslanma lüksümüz var.

Ülkeyi yönetenlere “dik dur eğilme” derken, kendi omurgamızın açısı çok da mühim değil belki bir yerde.

Veya sağa sola diklenerek, dik durma eylemine ufak da olsa bir katkı sunulabilir pekala.

xxx

Dik durmak ile durmamak arasındaki kıl payı fark, zaman zaman gözlerden kaçmıyor değil yine de.

Bıyık istendiğinde bıyık, sakal istediğinde sakal bırakanların aktör olarak sahne aldıkları bir siyasi atmosferde, dik durmanın çok da kolay olmadığını kabul etmek gerekiyor zannediyorum.

Belki “sen eğilme, biz senin için ne kadar gerekiyorsa, o kadar eğilirizdir” anlaşmanın birinci maddesi.

Bilinmez.

Biz gazeteciler için de durum aynı zannediyorum.

 Manşetler, haberler, köşeler yerlerde süründüğünde dahi dik durabiliyoruz.

Ciddi meziyet öyle değil mi?

Hasılı, dik durmak üzerine çok konuştuğumuz bir süreçten geçiyoruz.

Dik durmanın her halini gördük.

Ama yinede dik duramadığımız ölçüde yükseliyoruz gibi geliyor bana, her nedense.

Gençlik kolları başkanı Halil Acartürk’e cümlede güzel duran “dik durma” ibaresini hayata geçirirken, en azında biraz temkinli olmasını tavsiye ederim.

"O güzel dik duranlar o güzel atlara binip gitmediler mi" ne dersiniz.

Haberler