GÜRLİFE HASTANESİ'NDE NE OLDU, NE OLACAK?

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Muharrem Şenel bilinmeyenleri YAKINDA Dergisi için yazdı

2008 yılından beri Gaziantep’te faaliyet gösteren Gür-İplik fabrikasının sahibi Mehmet Tayfun Özkaya babasının vasiyeti üzerine bir hastane açmak için kolları sıvıyor. Önce Gaziantep’te araştırmaya başlıyor, ancak o günlerde orada 15 özel hastanenin olduğu ve 16. hastaneyi o şehrin kaldıramayacağı kendisine söyleniyor ve Türkiye çapında diğer illerde fizibilite çalışması yapılmaya başlanıyor. Yapılan araştırmalar sonucunda Eskişehir’in nüfusu, kişi başına düşen yatak sayısı, konumu, kamu ve özel hastane sayısı açılarından uygun olduğu saptanıyor. 2015 yılında Milli Emlak Müdürlüğünden Gültepe Mahallesi Üniversite Evleri mevkiinden bir arsa kiralanıyor, özel üniversite hastanesi olacak şekilde plan, proje hazırlanıp Gaziantepli bir müteahhide iş verilip inşaata başlanıyor. Ancak müteahhidin hatası ve aceleciliği yüzünden ruhsatı beklemeden inşaata başlanması nedeniyle belediye tarafından ceza yazılması ve müteahhit ile yaşanan problemlerden dolayı inşaat yavaş ilerliyor, taahhüt edilen sürede hastane inşaatının bitirilemeyeceği anlaşılınca başka arayış ve çabalara girişiliyor.

2016 yılı başında FETÖ bağlantısı nedeniyle SGK anlaşması askıya alınan Özel Sakarya Hastanesi o zaman 15 gün içinde TSG Anadolu Hastanesine devren satılmış ve buranın yeni sahipleri yaklaşık 1 yıl tüm uğraşlarına rağmen, SGK tarafından muvazaalı satış gerekçesiyle SGK anlaşması imzalanmamış ve devir alanlar bu hastanenin iflasını istemişler, 7. İcra dairesi de bu şirkete el koymuştu. Bu şekilde kanunen tüzel kişiliği sona eren bu hastanenin bulunduğu bina İslami İlimler Vakfının mülkü olup, kiracının iflas etmesi ile boşaltılmış ve atıl durumda bekletilirken; özel üniversite hastanesi kurmak için şehrimize yatırım yapan ama o an için yarım kalan inşaatını donduran yatırımcı burayı kiralamak için girişimde bulunmuş ve vakıf ile kirada anlaşarak burayı kiralamış. Gültepe mahallesindeki hastane ruhsatı Fevzi Çakmak mahallesine taşınmış, yapılan plan ve projelerle buraya 154 yataklı yepyeni bir özel hastane yapmak üzere tadilatlara başlanmış, yaklaşık 1,5 yıl süren tadilatla tavandan, tabana bina yenilenmiş ve hizmete hazır hale getirilmiş. Gelişen olaylar ve şartlar nedeniyle bir yatırım için gelen yatırımcı ikinci yatırımını yapmış; Gürlife adını verdiği bu hastanede işini yola koyduktan sonra peyderpey Gültepe mahallesindeki hastaneyi de bitirmeyi ve orayı bir özel üniversite ile afiliasyona girip özel tıp fakültesi hastanesi olarak hizmet vermeyi hedeflemiş ve orada   tıp öğrencilerini, asistanları mevcut eğitim kadrosu ile yetiştirip memlekete hekim, uzman hekim ve öğretim üyesi hekim yetiştirmeyi arzu etmiştir.

BAKANLIKTAN RUHSAT ALINDI
Geçen yaz 13 Haziran 2018’de SGK İl Müdürlüğüne Özel Gürlife Hastanesi adına SGK anlaşması yapılmak üzere başvurulmuş, bu arada 154 fiili yataklı özel hastane olarak Sağlık Bakanlığından her türlü girişim, ayakta ve yatarak tedavi, ameliyatlar için ruhsat alınmış, Ağustos 2018’den itibaren de hasta kabulüne başlanmıştır. Havaalanına yakınlığı, çevre yolu üzerinde olması, şehrin her tarafından kolay ulaşılabilir olması, otopark sıkıntısının olmaması, 16’sı prematüre 46 yoğun bakım yatağı toplam 154 fiili yatak ve 44 günübirlik hasta yatağı ile birlikte genel toplamda 198 yatak ile yatak sayısı bakımından Eskişehir’in en büyük özel hastanesi olma özelliğine sahip bu hastane ile ne yazık ki geçen 1 yıl içinde SGK anlaşması resmi bir gerekçe olmaksızın halen imzalanmamıştır.

BEŞ YILDIZLI EZİYET
Milyonlarca liralık tıbbi cihaz, alet edavat, modern ameliyathane ve laboratuarlar, çöpe atılmış bir milli servet gibi burada yatmaktadır. Geçtiğimiz aylarda Sağlık Bakanlığından Sağlık Turizmi Yetki Belgesini almaya hak kazanan ve en son geçen ay Sağlık Bakanlığı Kalite Değerlendirmesi denetimleri sonucunda 100 üzerinden 93,95 puan alarak A Sınıfı Hastane ünvanını alan Özel Gürlife Hastanesi yatırımcısı gerekçesiz olarak bir türlü imzalanmayan SGK anlaşması yüzünden her ay uğradığı maddi zarara, moral motivasyon açısından uğradığı manevi zararda eklenince geçen ay sonunda toplu işten çıkarma ve faaliyetlerini askıya alma kararı almış, çalışanlarına da bu kararını tebliğ etmiştir.

İDDİALAR, DEDİKODULAR  VE ENGELLEMELER
Son ana kadar çalışanlarına şeffaf davranan ve taahhütlerini eksiksiz yerine getiren yatırımcıya; yaşanan olayların gözümüz önünde cereyan etmesi ve şahitliğimiz nedeniyle çok ilginçtir ki işinden olmuş, olacak çalışanlar olarak söyleyecek bir sözümüz yoktur. Bizce il bazında atılacak bir imza ile hallolacak bu durum gereksiz yere, Ankara’ya iletilmiş, büyütülmüş ve dallanıp budaklanmıştır. Bu arada bir sürü varsayım ve dedikodu ortada dolaşmaktadır. Örneğin Şehir Hastanesinin doluluk oranını sağlamak, siyasilerden bazılarının niye önce bana gelmediniz diye gurur meselesi yapmaları, güç gösterisi, il dışından gelen yatırımcıyı hazmedememek, SGK anlaşmasını engelleyerek birilerinin burayı yok pahasına almasını sağlamak, rekabet, rakip istemeyen aynı sektördeki yatırımcılar, kiralanan binanın  FETÖ sabıkalısı olması, engel olmak için en kolay yöntemin birilerinin FETÖ’cü olmakla suçlanması, imza işinin uzamasını fırsat bilen aracı ve komisyoncuların ortaya çıkması, asılsız ve mesnetsiz ihbarlar gibi dedikodu ve safsatalarla basit bir imza olayı bu hale gelmiş ve arada olan çalışanlara olmuş, hatta tüm Eskişehir kaybetme pozisyonuna gelmiştir.
Şehir Hastanesi’nin yatak sayısı bakımından oraya taşınan hastanelerin kapasitesi göz önüne alındığında Eskişehir’e katkısı sadece 81 yataktır. Bu da yaklaşık toplam 3 bin yatağın yüzde 2,7 sine tekabül etmektedir. HalbukiGürlife Hastanesi kapanırsa tüm yatakların yüzde 5,1’i azalacak demektir. Yani bu durumda Şehir Hastanesinin Eskişehir’e katkısı negatife inecektir.  Şehir Hastanesinde yoğun bakım yatakları önceye göre biraz artsa da hemen her gün il çapında boş yoğun bakım yatağı bulunamadığı için çevre, hatta uzak illere sevkler yapıldığını görmekte, duymaktayız. Halbuki boş ve atıl durumdaki Gürlife Hastanesinin 46 yoğun bakım yatağı bir nebze de olsa yaşanan bu durumlara çare olabilirdi. Diğer taraftan Şehir Hastanesinin doluluk oranı yüzde 93 olarak bildirilmektedir ve 154 yataklı bir hastanenin bu oranı yüzde 70’lerin altına düşürmesi gibi bir durum söz konusu bile değildir.      
Milletvekillerinin görevi vekili oldukları şehire hizmet etmek olmalıdır, el birliğiyle parti ayırımı olmadan her biri ortadan kaldırılması gereken bir taş varsa elini bu taşın altına koymalıdır. Mevcut durumu şubat ayının sonunda TBMM’ye taşıyan ama yalnız kalan ve halen verdiği soru önergesi yanıtlanmayan Milletvekilimiz Utku Çakırözer’i bu eleştiriden ayrı tutuyoruz. İlimizde İtalyanların, Hintlilerin yakın zamanda işler durumdaki büyük fabrikaları satın alarak halen işletmeleri ortadayken, yerli yatırımcıya bu kadar zorluk çıkarılması anlaşılmazdır. Özel sağlık alanında yaşanacak rekabetin ve yarışın hastalar ve sağlık çalışanları açısından da olumlu yansımalara yol açacağı apaçık ortadadır. Günümüzde en kolay çamur atma yöntemi kişileri FETÖ’cülükle suçlamaktır, yatırımcı açısından varsa böyle bir durum devletin görevi bunu ortaya çıkarmak ve gereğini yapmaktır. Sağlık Bakanlığının soruşturmasını tamamlayıp ruhsatı verip hastaneyi açmasına karşın, bir diğer bakanlık Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı SGK Başkanlığının en az 3 kez soruşturma yapıp bir sonuca varamaması da ilginçtir. 

Devlet açısından KHK, kayyum gibi yaptırımlar olmasına rağmen SGK Başkanlığına kanun ve yönetmelikler ile verilen ucu açık keyfiyet ile bu durumun sürüncemede bırakılması kabul edilemez. Herhangi bir eczanenin SGK anlaşması olmadan çalıştığı görülmüş müdür? Büyük metropol kentlerde kendi isteği ile SGK anlaşması olmadan bir iki hastane çalışıyor olabilir ama bu tek taraflı bir tercihtir, Türkiye’de ilk kez SGK anlaşması istediği halde bir hastane bu kadar süre bekletilmiş ve çökmesine göz yumulmak üzeredir. SGK’nın keyfiyeti yüzünden bir sürü aracı, asalak ve durumdan faydalanmak isteyenlerin türemiş olması, devletin işlerinin bu şekilde yürüdüğü imajı verilmesi ve ispatının olmaması da düşündürücüdür. Aylardır süreci gözleyen, bizzat şahit olan, iş kaygısı, gelecek kaygısı yaşayan çalışanların korktuğu nihayet başına gelmiş ve işsizlikle karşı karşıya gelmişlerdir. Hemen hemen aralarında tüm siyasi görüş ve çevrelerden kişilerin olduğu çalışanlar bir araya gelmiş, gerçekten ilginç bir şekilde tüm bu olanların sorumlusunun patron, işveren değil; SGK olduğunun altını çizmişler, başta Tabip Odası, değişik görüşteki siyasi partiler, sendikalar ve dernekler de bu görüşe destek vermişlerdir.

EN AZ 2000 KİŞİYE  İŞ OLANAĞI SUNULACAKTI
İstihdam seferberliği çağrılarının yapıldığı, sözlerinin verilip, alındığı bir Türkiye gerçeğinde; Fevzi Çakmak mahallesindeki Gürlife Hastanesinde tam kapasite çalışıldığında en az 450 kişinin, Gültepe mahallesindeki özel üniversite hastanesi tamamlandığında ise en az 1500 kişinin istihdam edileceği unutulmamalıdır. Ayrıca diğer mahallelere göre geri kalmış bu mahallelerin esnafı ve çevre halkı malı ve mülkünün hastanelerin açılmasıyla değer kazanacağı, sosyoekonomik, kültürel açıdan zenginleşeceği ve emniyet, güvenlik açısından da daha iyi duruma gelecekleri, sadece hastanelerde değil, çevresinde yeni işyerlerinin açılması ve çalıştırdıkları kişi sayılarının artmasıyla da artı istihdam sağlanacağı göz ardı edilmemelidir.  

KRİZ MASASI KURULUP,  ÇÖZÜM ÜRETİLMELİ
Nasıl ki bir fabrikada işçiler grev yaptığında veya işveren lokavt uyguladığında valilik gerektiğinde duruma el koyabiliyorsa; şu an için yaklaşık 17’si hekim, 50’si fiili, geri kalanı ücretsiz izinde toplam 150 çalışanın toplu işten çıkarılması olayına da bu açıdan bakılmalı, kriz masası oluşturulup; İl Valisi başkanlığında milletvekilleri, belediye başkanları, işveren, SGK İl Müdürlüğü, çalışan temsilcileri bir masa etrafında toplanmalı ve bir çözüm üretilmelidir.
 

Haberler