“Seçim stratejisini başarılı bir şekilde götürüyor mu?” derseniz kesinlikle “hayır” derim.
Bu başarısız stratejiden ciddi bir rüzgar oluşturabildi mi kesinlikle hayır.
Vaadleri inandırıcı mı geliyor kesinlikle ve kesinlikle hayır.
Ancak öyle bir şey yapıyor ki; Burhan Sakallı’ya teşekkür etmezsek, bu meziyetine en azından şehir demokrasisi için inceden bir selam çakmaz isek, büyük bir haksızlığa imza atmış oluruz.
Bir kere, kesinlikle ve kesinlikle beyefendilikten taviz vermiyor.
Üslup ve tavırlarda herhangi bir kabalığa müsaade etmiyor.
“Sen kazan şunları gömelim” diyenlerin gazına gelmiyor.
Geleceğini Burhan Sakallı’nın seçim kazanması üstüne kuran ve “vur kır parçala bu maçı kazan” diyenlere karşı “fair play” çizgisinin aşılmayacağına yönelik bir duruş sergiliyor.
Hatırlarsınız, şehirde Sakkalı’ya yönelik en ağır eleştiriyi kaleme alan Gazeteci Gökhan Koçal’a ilk röportajı vermekten zerre imtina etmiyor örneğin.
Projedir, iyisi yapılır.
Vaatlerdir inandırıcı olanı bulunur elbette.
Yanlış stratejiler ardından iyisine elbette ulaşılır.
Ama Türkiye siyasetinin kutuplaştırıcı çizgisinin albenisine kapılmamak daha farklı meziyetler gerektiriyor.
Her şeyden önce doğruda durmak için sebat gösterilmesi şart.
Güncel siyasetin ritüellerine sırt çevirmen şart
Taraftarlarının seni sıkıştırmak istediği sığ mecraya sığmaman şart
Burhan Sakallı şuana kadar ayak diriyor direniyor.
Ümit edelim de, belediye kazanacağız diye, siyasette hala hürmet duymamızı sağlayan bu tavır ve davranışlarına sırt çevirmez.