Celalettin Kesikbaş’ın evladı

SONER UÇAK YAZDI...

Hikaye şöyle başlar: Falancanın oğlu, filancanın kızı…

Biz erkelerin en kutsal görevi babalıktır zannediyorum.

Öğretmen de olsan, sanayici de ve dahi işsiz bile kalsan “evlat” denildiği zaman masal kahramanına bürünür içindeki yorgun, meşgul ve çaresiz adam.

Falancanın oğlu böyle yapmış duydun mu?

Filancanın kızı şurayı kazanmış.

Hısım, akraba, konu komşu herkes o çocuğu sahiplenir bir yerinden.  

“İyi evlat yetiştirmiş helal olsun” demekten alı koyamaz kişi kendisini.

Babalık değerli bir sıfattır üstelik.

“Baba adammış” dediğin kişiye zeval gelsin istemezsin.

Babalar gibi çözdüğümüz işler hanedeki övünç kaynağıdır.

Ve bütün babalar, evlat denince diğer tüm sıfatlardan aranır.

ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş’ın kızı babasını gururlandırmış.

Yazısı Washinton Square News’te yayınlanmış.

ESO Başkanının ardından binler yürümez belki ama, evladının gururunu yaşayan bir babanın arkasında bir şehir yürür.

Sosyal medyada en çok konuşulan konu oldu dersem yeridir.

Herkes referans olarak Celalettin beyi almış

“Babasının kızı” ne de olsa demeye getirmiş.

Ben de kutluyorum Elif Kesikbaş’ın babasını.

 Daha nice başarılar ile babasını gururlandırırken, bizleri de mutlu edeceğinden şüphe duymuyorum.

Hikaye şöyle tamamlanır

Falancanın babası…

İcra kurulu iyi işler yapıyor ve yapacak

Kolaycılık sığlaştırır.

Alışılmış bir anlayış vardı.

3-5 kişi bir araya gelir kurum ve kuruluşlardan para istenirdi.

Bir sonraki sene yine aynı senaryo.

 Sahne ne kadar gerçekci ve acı olsada da,

kanıksanmış olduğu için tepki verilmez bir hale gelinmişti.

Ancak Eskişehirspor İcra Kurulu şehri başrole alan bir senaryo ile karşımıza çıktı.

Figuran yok herkes başrol oynayacak.

Bir kez daha, daha güçlü bir şekilde kenetlenerek, Eskişehirspor düzlüğe çıkartılacak.

Kimse "aynı senaryo" deme lüksüne sahip değil bu kez üstelik.

Erdal Akyazı- Haydar Urfalı- Hüseyin Kararman

 sendikacılık dersi veriyor

Sendikacılık dersi veriyor her üç isim.

Sendika denildiği zaman ağaların aklımıza geldiği günümüzde, üçünden edindiğim dersleri sıralıyorum.

Samimiyet

İnandırıcılık

Alçak gönüllülük

Beyefendilik

Halk adamlığı

Dava kutsallığı

İnanç ulviyeti.

Sendikacılığın yerlerde gezindiği bir süreçte, bu üç ismi bir sendika temsilcisinden çok öte bir yerde tutuyorum.

  

Haberler