Azmiyle engelleri aştı: 2 üniversite bitiren görme engelli Eda Aslan’ın hikayesi

Görme engelli Eda Aslan, azmi ile herkese örnek oluyor. İki üniversite bitiren Eda’nın yeni hedefi ise büyükelçi olmak…

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ‘Engelsiz Şehrin Başarı Hikayeleri’ adlı söyleşinin konuklarından biri de 28 yaşındaki görme engelli Eda Aslan’dı. Söyleşiden önce Eda’yla biraz sohbet etme imkânı buldum ve engelli bir genç kadın olarak başardığı şeylerin, azim, çaba ve mücadele dolu hikâyesinin karşısında saygıyla eğilmemek elde değil. Eda, engelli olmanın eve tıkılıp kalmak olmadığını, engelli bireylerin devletin her kurumunda ve toplumun her alanında olabileceğinin, tüm engel grupları için en güzel göstergesi. Eda  bunu ispatlamaya bütün hayatını adamış ve şimdi bunun uluslararası bir platforma taşımaya çalışıyor.

Eda Aslan kimdir? Seni biraz tanıyalım…

1990 Antalya doğumluyum. 10 yaşında eğitim hayatına başladım. 10 yaşına kadar biraz görme vardı ama sonra onu tamamen kaybettim. Daha sonra üç yıl kaynaştırılmış eğitimde okudum. Babamın bir arkadaşı aracılığı ile Ankara’da görme engelli çocuklar için bir okul olduğunu öğrendim. Ankara’ya gitmeye karar verdim. 4 yıl Ankara’da okuduktan sonra, liseyi ailemin yanında okumaya karar verdim. Özel bir liseyi kazandım ve orayı bitirdim. Ankara’da sosyal aktiviteleri olan, rahat ve hareketli bir hayatım vardı. Ama eve dönünce okul ve ev arasında gidip gelmek dışında hiçbir faaliyetim olmadı. Ailem dışarı çıkmama izin vermiyordu. Sonra okumak için kendime şehir aramaya karar verdim. Hangi ilin ve illerdeki üniversitelerin imkânları daha iyi diye araştırmaya başladım ve Eskişehir’e karar verdim. Karşılaştırmalı edebiyat gibi zor bir bölümü seçtim. Bu bölümün sesli kaynakları maalesef yok. Ama çok özverili, çok iyi hocalarım vardı. Onlar sayesinde bölümü başarabildim. Okurken bir karar verdim; kendi kendime ve aynı anda uluslararası ilişkiler yazdım Açık Öğretim Fakültesi’nde. Uluslararası ilişkilerle karşılaştırmalı ilişkilerle bütünleştirip destekledim. İkisini de aynı anda okumak çok zor oldu. Sonra akademiye girmeye karar verdim, mülakata girdim. İlk başta çok korktum giremeyeceğim diye. Bir gün mülakat mesajı geldi ve çok mutlu oldum, havalara uçtum. İstanbul’a gittim ama kalacak yer bulamadım bir iş yerinde kaldım. Yine buradaki hocalarım destek çıktılar bana. İstanbul gerçekten çok zor bir yerdi. Akademi çok zorlu oldu, engeller çıktı karşıma, beni rakip olarak görenler oldu. Ama sonunda bitirdim ve başardım.

Bildiğim kadarıyla bir sürü hedefin ve hayalin var. Bunların bir kısmını gerçekleştirdin bir kısmı için de uğraşmaya devam ediyorsun. Bunlardan biraz bahsedebilir misin?

Türkiye Gençlik Vakfı’nın Genç Diplomat Akademisi Eğitimini tamamladım. Hayalim büyükelçilik. Büyükelçilik yolunda da İngilizce ve Almanca sınavlarına yani uluslararası düzeydeki sınavlara girmeye çalışıyorum şu anda. Dışişleri Bakanlığında yurt dışında büyükelçi görevini yerine getirmek hayalim. Bir görme engellinin de büyükelçi olarak görev yapabileceğini topluma ispatlamak ve hem görme engellilerin hem de diğer engel gruplarının evden dışarı çıkıp adım atabileceklerini ispatlamak. Engellilerin siyaset, hukuk, diplomasi gibi devletin herhangi bir kolunda da çalışabileceğimizi insanlara ispatlamak istiyorum. Dışişleri bakanlığında büyükelçi olmak için uğraşmaya devam edeceğim, Amerika’da yüksek lisans için Ocak ya da Şubat’ta gitmeyi planlıyorum.

Toplumumuzda zaten genç bir kadının başarısının önünde bir sürü engel varken bir de bunu görme engelli genç bir kadın olarak başarıyorsun. Hayallerinden vazgeçeceğin, çok zorlandığın anlar oldu mu?

Sokakta yürürken pek çok zorlukla karşılaşıyorsun. Beni tek görünce senin annen-baban yok mu, kimsen yok mu, hatta ‘sahibin yok mu’ diyorlar. Bu da beni rahatsız ediyor. Özellikle görme engelli bir kadın olarak başarılı olmak çok zorlaşıyor. Erkekler biraz daha başarılı olabiliyorlar ama hem kadın olmanın hem de görme engelli olmanın getirdiği dezavantajları taşıyorum. Ama neden bir kadın başarılı olmasın dedim ve bugüne kadar bunun için uğraştım. Hayallerimden vazgeçmek isteyeceğim anlar oldu. Ama Eskişehir’deki dostlarım ve bana değer veren insanların bana destekleri çok oldu. Ben burada KYK’da kaldım; oradaki üst düzey yöneticiler, Eskişehir’deki üst düzey yöneticiler düşmeye yakın olduğum anlarda beni toparladılar. Bir motive cümlesi bile yetti bunun için bazen. Engelli bireylerin hayatlarında bu motive cümleleri çok önemli aslında.  Birisinin size, “Eda sen yapabilirsin, ben inanıyorum sana.” demesi, engelli bireylerin hayatında çok önemli. Örneğin; sağlam bir birey bir problemle karşılaştığında bu onun için sadece bir problemdir ama engelli bir birey bir problemle karşılaştığında bu onun hayata küsmesine ve bu sorunu aşamayacağını düşünmesine, sorunu aşamayacağını düşünebilir.

Büyükelçi olmak istemenin ve uluslararası ilişkilerle bu kadar ilgilenmenin sebebi engellilerle ilgili uluslararası çalışmalar yapmak mı?

Evet aslında asıl amacım o. Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile TİKA, Yunus Emre Enstitüsü ve sivil toplum kuruluşları ile beraber Birleşmiş Milletlerin sözleşmelerini Türkiye’de biraz daha yaygınlaştırmak ve dünya çapında ses duyurmak istiyorum aslında. Bu hayallerimi gerçekleştirebilmek için de durmadan çalışıyorum. Bütün engelli arkadaşlarıma hayallerinden vazgeçmemeleri gerektiğini belirtmek istiyorum.

Haberler