Bu rekabet nereye gidecek?

Ayşe Kaytan Uçak yazdı...

Volkan Doğan ile İbrahim Yılmaz Kaynarca arasında aynı parti çatısı altında çok da kontrol edebilecek türden olmayan bir rekabet yaşanıyor.

Bu rekabet total olarak parti ve şehir menfaatinden daha ziyade, kendileri ve taraftarlarının istikbali uğruna verilen bir savaşa dönüşüyor.

 İşin aslı ilk başlarda İbrahim Yılmaz Kaynarca bu rekabeti biraz daha yakışıklı bir alanda muhafaza etmeye çalışıyordu.

 Ancak zamanla Volkan Doğan’ın agresif çıkışları karşısında o da “pilavdan dönenin kaşığı kırılsın” diyerek gözü kararttı.

 Biri pankart açıyor, diğeri daha büyüğünü,

 Birinin taraftarları sosyal medya üzerinden “koçum aslanım Volkan Doğan” demesin, hemen Kaynarca taraftarları devreye girip “bizim ki de koç, bizim ki de aslan” deyiveriyor.

 İbrahim Yılmaz Kaynarca bir etkinlik de boy göstermeye görsün, Volkan Doğan iki etkinlikte boy gösteriyor.

Şimdi Volkan Doğan yürüyüş düzenliyor, sıra İbrahim Yılmaz Kaynarca’da bir koşu düzenlerse hiç şaşırmayacağım.

Zeki Alasya Metin Akpınar’ın “Hasip ile Nasip” filmini hepiniz hatırlarsınız.

 Doğan ile Kaynarca’nın arasında yaşanan rekabet size de o filmi anımsatmıyor mu?

Rekabet ciddi bir iş. Biraz hafife alındığında komedi başlıyor.  

Şehrin abisi Volkan Doğan’dır

Harun Karacan da kimmiş, Nabi Avcı tüy sıklet kalır, Emine Hoca o kulvara bile giremez.

Volkan Doğan’ın billboardlara astırdığı ilanlara bakınca AK Parti Genel Başkanlığına oynuyor sanırsın.

Öyle bir afişe, ne Karacan, ne Nabi Avcı, ne de Emine Hoca cürret edebilir. 

Böyle bir gövde gösterisi için ya çok güçlü olmalı, ya da az bir şey cahil kalınmalı. Veya çok kötü bir reklam ajansı ile çalışmış Volkan Doğan.

İnşallah o afişlerde durduğu kadar güçlüdür de ayakları havada kalmaz canım reklamın...

Haberler