TİYATRODA KADININ SESİ; ‘ECRENCAN SERİM’& ‘EVCİL’

Hüseyin Akçar'ın bu haftaki konuğu tiyatro oyuncusu Ecren Can Serim...

Tiyatro bir kenti özgürleştirir. Tutsaklıktan uzaklaştırmak için elinden geleni yapar. Kimi zaman güldürür, kimi zaman da duygulandırır. Aslına bakarsanız, tiyatro insanı bir nevi bağımsız kılar. Oyun saatinden önce başlayan ve sonuna kadar süren bir disipline sahip tiyatro, bu yönüyle izlemeye gelen insanı da şekillendirir.

17 yıldan bu yana Eskişehir’i gururla sanat camiasında temsil eden bir kurum var; Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları…

Farklı türde oyunlarla 6 ayrı salonda seyircilerle buluşuyor. Turneler gerçekleştirip göğsümüzün kabarmasına vesile oluyorlar. Oyuncusundan teknik ekibine, yöneticisinden dekoratörüne herkesin emeğine sağlık.

Şehir Tiyatroları’nın oyun seçimi konusunda da başarılı olduğunu vurgulamak isterim. Geçtiğimiz sezonun oyunlarına da bakıldığında bir dengenin gözetildiği ve bir seçki içerisinden oyunların özenle belirlendiği görülmekte. Aslında bunu her sezon için söylemek mümkün. Bu sezon için de aynı şeyi rahatlıkla söyleyebiliriz. Sezon içerisinde çıkan oyunların hepsi Eskişehirliler tarafından çok sevildi ve salonlar tıklım tıklım dolu.

İşte onlardan bir tanesi de ‘EVCİL’

Evcil oyunu, toplum ve çevre baskısı sonucu kendi iç dünyasına hapsolmuş bir kadının yaşadığı dramı anlatıyor.Oyunun hem yazarı hem de yönetmeni Tolga Özenç Özençelbaşarılı bir işe imza atmış. Kendisini kutluyoruz. Yönetmen yardımcısı koltuğunda Serkan Sezgin, kostüm tasarımında Tülay Kale, dekor tasarımında ise Ahmet Ertap var. Oyundaki ışık tasarımı Mustafa Kala’ya ait. Başarılı bir ekibin ürünü olarak ‘Evcil’ ortaya çıkmış.

Sahnede ise Şehir Tiyatroları’nın başarılı oyuncuları arasında yer alan Ecren Can Serim bulunuyor.  Kadınların çektiği sıkıntıyı Ecren Can Serim, başarılı ve duygulu bir şekilde seyirciyle buluşturuyor. Duygulanmamak elde değil. Zor bir iş gerçekleştiriyor. Ona destek veren iki oyuncuyu da unutmamak gerek. Barbaros Tuğberk ve Basri Kaan Özcan’ı da kutluyoruz. Bu sezon içerisinde Sultandere ve Haller sahnelerinde gösterimleri devam edecek olan ‘Evcil’ oyununu izlemeyen varsa hemen biletlerini alsın. Kaçırmayın derim…

Toplum içerisinde kanayan bu yaraya parmak bastıkları için Şehir Tiyatrosu yönetimine teşekkürü bir borç biliyorum.

Buyurun karşınızda ‘Evcil’ ve başarılı oyuncusu ‘Ecren Can Serim’…..

Ecren Hanım, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın başarılı oyuncuları arasındasınız. Kendinizi sizin cümlelerinizle tanıyabilir miyiz?

İltifatla başlayan bir cümle olmuş teşekkür ederim. Tiyatro ailesinde hep birlikteyiz, ekip olarak iş yapıyoruz.

İstanbul doğumluyum. 1998 yılında Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarını kazanıp Eskişehir’e geldim.Çocukluğunu İstanbul’da,gençliğini de Eskişehir’de yaşamış bir kadınım.2 oğlu olan bir anneyim. Sahnede olmaya doyamayan bir oyuncuyum.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları ile tanışmanız nasıl oldu? Mutlaka bir hikayesi vardır. Bunu sizden dinleyelim.

Eskişehir Şehir Tiyatroları açıldığında ben öğrenciydim. Dolayısıyla tiyatromuzun ilk 2 senesine seyirci olarak tanık olmuştum. Mezun olduğum sene sınav açılmayınca İstanbul’a ailemin yanına döndüm. 1sene sonra, 2003 yılında bacağımdan bir operasyon geçirdim. Ağır bir operasyondu ve 1 ay süreyle koltuk değneği kullanmam, mümkün olduğunca yatıp dinlenmem gerekiyordu. O günlerde hasta ziyaretime sevgili arkadaşım Emre Basalak geldi. “Eskişehir sınav açıyor, kalk hadi o sınava girmemiz lazım” dedi. Sınav ne zaman? 1 ay sonra. Ben sakat sakat yatıyorum nasıl olacak ne yapacağım derken bir deli kuvveti geldi sanırım bana. Her gün azar azar yürüye yürüye 2 haftanın sonunda değnekleri attım. Bir yandan da sınav parçalarımı seçtim çalışmaya başladım. 3. Hafta Eskişehir’e gelip parçalarımı son haline getirdim. 4. Hafta sınava girdim ve kazandım.  Artık nasıl istemişsem bu kurumda olmayı, ameliyattı değnekti hiçbirini gözüm görmedi. Bu sene bu kurumdaki 15. Yılım ve iyi ki diyorum. İyi ki Emre bana sınavı haber vermiş, iyi ki bu halde hazırlanamam dememişim, iyi ki Türkiye’nin en iyi tiyatrolarından biri olan Eskişehir Şehir Tiyatrolarındayım.

Şehir Tiyatroları’ndan önce çalıştığınız kurumlar var mıydı? Nerelerde çalıştınız?

Mezun olduğum sene İstanbul’a gittim ve sınava kadar orada 1 sene geçirdim söylediğim gibi. Bu arada ben İletişim Meslek Lisesi mezunuyum. Okul dönemimde stajımı setlerde kamera arkasında yapmıştım. Bu yüzden o bir senelik süre zarfında kamera önü işleri kovalarken bir yandan da kamera arkasında çalışmak için başvurular yaptım. Çeşitli dizilerde yönetmen yardımcılığı yaptım, tabi yönetmen yardımcısı olduğum dizilerde ufak tefek roller olduğunda da ben oynarım deyip o fırsatları da kaçırmadım. Ayrıca yine o dönemde TRT’de dublaj yönetmeni yardımcılığı yaptım.

Sezonun iyi projelerinden biri ‘Evcil’. Tek kişi sahnedesiniz. Evcil’in hikayesini bizlere anlatabilir misiniz? Süreç nasıl başladı?

Öncelikle şunu söylemeliyim; ben tek başına sahnede görünsem de,sesleriyle oyunda yer alan,2 arkadaşım var. Barbaros ve Kaan ya da küçük oğlum Aras’ın söylemiyle “Barbaroslukaan”. Bütünlüğü ve performansı ortaya çıkaran unsurlardır teşekkür ederim onlara buradan. Hüseyin Bey sizin de bildiğiniz gibi ekip işi yapıyoruz, yönetmeninden, ışıkçısına, tasarım alanındaki (Dekor, kostüm) arkadaşlarımıza, makinistinden, teşrifatına, gişecisinden, temizlikçisine, yönetimineçok katmanlı bir ekip var. Hep beraber yaptığımız bir iş.

Son dönem “kadın” üzerinde yükselen baskı yüzünden yönetim kurulumuz özellikle pozitif bir katkıda bulunarak kadın sorunlarının kümelendiği bir oyun seçmişler ve beni görevlendirdiler.Güvendikleri ve layık gördükleri için buradan bir kez daha teşekkür etmek istiyorum kendilerine.

Eskişehirliler, Evcil oyununu bağrına bastı diyebiliriz. Kadın karşı şiddeti farklı açıdan bizlere anlatıyor. Bunun önemi nedir?

Haklısınız Eskişehir halkı bağrına bastı. Bir noktada sizden farklı düşünüyorum.  Farklı bir açıdan değil bence daha çok günlük hayatımızda gördüğümüz, hatta gazetelerin üçüncü sayfalarında okuduğumuz hali ve basitliği ile sahne üzerine taşıdı sayın yönetmenimiz. Seyircinin hoşuna gideninde bu olduğunu düşünüyorum. Hayatta olduğu gibi bütün çıplaklığı ile karşısında “Tiyatro Sahnesinde, kendine yakın olanı sahnede bütün çıplaklığı ile görmek .” Bu biraz sarsıcı oluyor ve sanırım seyirciyi de en çok bu etkiliyor.

Bir de Tiyatromuzun tüm yönetimleri kadına şiddet konusunda hep duyarlı olmuştur. Örneğin bundan 10 yıl önce, Kanadalı yönetmen LucianoIagno ile bir forum tiyatrosu çalışması yapmıştık. Ana temamız yine kadına şiddetti. Alışık olduğumuz oyunların aksine bu oyun, oyuncu olmayan kadınlarla, kendi hikayelerinden yola çıkılarak hazırlanan bir metinle, doğaçlamalarla ortaya çıktı. Ben ve Çiğdem Altuğ da oyunun jokerleri idik. Bir nevi moderatör. Oyuncular önce oyunu baştan sona oynuyor sonra seyircilerin görüşleri alınıyor, sizce bu yaşananlar olması gerektiği gibi mi bu durumda bir sorun var mı diye soruluyor sonra oyun tekrar başlıyor. Bu sefer seyirci eleştirdiği durumun yaşandığı sahne gelince oyunu kesiyor ve biz çözüm önerisi getiren o seyirciyi sahneye alıyoruz ve “peki sen olsaydın ne yapardın” diyerek o kişiyi oyuna dahil ediyoruz. Hepimiz için çok ilginç ve öğretici bir deneyimdi. Kadına şiddeti uzak bir bakış açısıyla anlatan bir yöntem yerine, o şiddeti birebir yaşamış kadınlarla sahne üzerinde anlatmak ve seyirci için de sadece oturduğu yerden eleştirmek veya üzülmek yerine sürece olumlu katkı sağlamayı deneyen kişi olmak çok değerliydi. Sanırım bu tip seyirciye yakın, kendilerini gördükleri, bizden dedikleri işlerin içinde olmayı seviyorum.

Evcil oyunu size yakın zamanda bir de ödül getirdi. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Tepebaşı Belediyesi’nin birlikte düzenlediği Uğur Mumcu’yu anma gecesinde sanat ödülü kapsamında ödüle layık görüldünüz. Tebrik ediyorum. Duygularınızı alabilir miyiz?

Benim için çok özel bir durum. Çünkü sahnede bir oyunumla aldığım ilk ödül. Her ilk gibi asla unutulmayacak. Bir kerede sizin sütunlarınızdan beni layık gören herkese tekrar şükranlarımı sunuyorum. Ödül heykelciği evin başköşesinde duruyor. Gerçi ödülün verildiği o gece tiyatromuzun başka bir oyununda oynadığım için ben gidip alamadım. Eşim aldı ve hemen ardından kulise getirmiş sahneden indiğimde kulis odasında makyaj masasının üzerinde duruyordu. Galiba bir oyuncu için olabilecek en güzel durum. Bir oyunda oynarken diğer oynadığın oyunun ödülü masanda duruyor.

Ülkemizde kadına karşı şiddetin boyutu sizce ne? Bu oyunu çalışırken, teknik olarak bilgi sahibi oldunuz mu?

Kadına karşı şiddet ülkemizde artık halının altına süpürülemeyecek kadar büyüdü. Bilinçli olarak tercih edilen eğitim kalitesindeki düşüş insan ilişkilerinin her türüne yansıdı. Kadının da görece, erkeğe karşı daha zayıf olmasından kaynaklı ( eğitim, ekonomik, fiziksel vb. )“üzerinde baskı kurabilirim” ilkelliği ile birleşince sonuç insanlıktan çıkmaya, şiddeti diyalogun yerine konmasına neden oluyor. Biz kadınları da işin içine katarak hepimizin burada suçu olduğunu düşünüyorum. Oyunun repliklerinden biri olan “oğlum büyüyünce çok canlar yakacak” cümlesi kelime haznesi güdük bir toplumda nasıl bir karşılığa oturuyor?  Görüyoruz.

Yukarıda ( Forum Tiyatrosu)bahsettim konu ile sadece teknik değil uzun süredir bu şiddetin azaltılması için kadın bilincinin artırılması adına da elimi taşın altına koymaya çalışıyorum. Toplumun eğitiminde kadının daha da bilinçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğitimli bir kadın, eğitimli bir aile, eğitimli bir nesil demektir.

Yeni sezon içerisinde size dair projeler mevcut mu? Kafanızda düşündüğünüz işler var mı?

Elbette ki ben dahil bütün oyuncu arkadaşlarımın yazılmış tiyatro literatüründen oynamak istediğimiz bir sürü oyun var. Fakat Hüseyin Bey siz de biraz bizim işimize bulaşmış biri olarak biliyorsunuz ki bir oyunun sahne üzerine taşınabilmesi için bir sürü dinamiğin bir araya gelmesi gerekiyor. Cümlemi şöyle toparlamak istiyorum;

Bizim gibi Ödenekli Tiyatrolar için olabilecek en iyi repertuarın içinde olan oyunculardan biri olayım istiyorum. Aldığım tüm görev sorumluluklarımı da en iyi şekli ile yerine getireyim.

Yoğunluğunuz arasında zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

On beş yıldır bu kurumun içerisinde çalışan bir personel olarak üzerimde emeği olan tüm mesai arkadaşlarıma, her birimize güvenen yönetimlerimize ve yönetim kurulumuza, burası biraz özel olacak ama kurum amirimiz olmasına rağmen bunu kullanmadan hepimize ağabeylik ve babalık yapan Sayın Seyfi Artar başkanımıza, Tiyatromuzun oluşumunda olmazsa olmazımız hepimizin Hocası, Başkanımız Yılmaz Büyükerşen’e  çok ama çok teşekkür ediyorum.

Haberler