ÇAKIRÖZER: 9 YIL SONRA DEJAVU YAŞIYORUZ

- CHP’nin gazeteci kökenli Milletvekili Utku Çakırözer, Odatv’ye yönelik erişim engeli kararına tepki göstererek “Önce gazeteciler tutuklandı, ardından Odatv gerekçe gösterilmeden kapatıldı. Erişim engelleme kararı Anayasa’ya açıkça aykırıdır. Türkiye bu kararla sansürde sınıf atladı” dedi. Tutuklanan Terkoğlu ve Kılınç’ın serbest bırakılması çağrısını yineleyen Çakırözer, “Bu davanın hukuki değil siyasi olduğu açıktır. Gazetecilere özgür basına, göz dağı veriyorlar, susturmak istiyorlar” dedi. Çakırözer, Şubat ayı Basın Özgürlüğü raporunu da açıklayan Çakırözer, “Şubat ayında32 gazeteci yargılandı. Son 1 haftada da 20 gazeteci gözaltına alındı. Gazeteciler hala adliyelerde haberlerini savunmak zorunda bırakılıyor” dedi. Çakırözer, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç'un TBMM’de yaptığı basın toplantısı ile ilgili haberlere erişim engellemesi getirilmesini de tepki gösterdi.

ÇAKIRÖZER: 9 YIL SONRA DEJAVU YAŞIYORUZ
06 Mart 2020 Cuma 13:36

Çakırözer, Odatv’nin Haber Müdürü Barış Terkoğlu ve muhabir Hülya Kılınç’ın tutuklanması ve son olarak da sitenin tümüne erişim engeli kararına kadar gelişen süreci değerlendirdi. Çakırözer, “9 yıl önce iktidar ile kol kola FETÖ’cü polisler ve savcılar tarafından Odatv’ye karşı başlatılan kumpas, bugün iktidar eliyle tamamlanmak isteniyor. Gerekçe Libya’da şehit düşen MİT mensubunun cenaze töreni haberi gibi gösterilse de bu doğru değil. İlk işaret Cumhurbaşkanının uçağında sorulan sorular ve yanıtlarıyla geldi. Ardından yargı harekete geçirildi. Önce gazetecileri tutuklandı, ardından da haber sitesi tamamen erişime engelledi. Bu davanın hukuki değil siyasi olduğu açıktır. Yaşananlar Türkiye’de gazetecilere, özgür basına planlı bir gözdağı verme girişimdir” dedi.

ANAYASA’YA AYKIRI

Odatv’nin Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) kararıyla erişime engellenmesine tepki gösteren Çakırözer, “Karar net bir sansür niteliğindedir. Anayasamızın ‘Basın hürriyeti’ başlıklı 28. maddesindeki, ‘Basın hürdür, sansür edilemez’ ifadeleri, siyasi amaçlarla verilen karar Anayasa’ya aykırı olduğunun kanıtıdır” diye konuştu.

SANSÜRDE SINIF ATLADIK

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) erişim engellemelerin ihlal teşkil ettiğine ilişkin kararını anımsatan Çakırözer, “Anayasa Mahkemesi’nin Wikipedia, Birgün ve diğer haber sitelerine erişim engeli kararlarında, ‘internet sitelerine veya internet sitelerinde yer alan haberlere erişimin engellenmesi biçiminde getirilen her türlü kısıtlama, bilgi alma ve verme özgürlüğüne müdahale niteliğindedir’ diyor. AYM’nin ‘Sansür önemli toplumsal meselelerde kamusal tartışma zemininin oluşmasını imkânsız hâle getirir. Sonuçta erişimin engellenmesi tedbirinin sansüre dönüşmesi, olayın örtbas edildiği izleniminin oluşmasına yol açarak hukuk devletine olan inancı zayıflatır’ değerlendirmesi yaşadıklarımızı da net bir şekilde açıklamaktadır. Basın ve ifade özgürlüğünde her yıl geriye giden Türkiye bu kararla sansürde sınıf atlamıştır. Halkın haber alma hakkını engellemek isteyen iktidarın ‘son çare’ olarak siteyi kapatması, keyfiyetin ve yüksek mahkemenin kararlarına uyulmadığının göstergesidir” dedi.

“BU ADIMLAR SANSÜRDÜR”

ODA TV yöneticisi Barış Pehlivan ve Yeniçağ Gazetesi Murat Ağırel'in bugün “şüpheli” sıfatıyla ifadeye çağırılmasını ve haber sitelerinde CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç'un sözlerine ilişkin haberlere erişim engellmesine ilişkin de Çakırözer, “Odatv’nin engellenmesinin ardından bu gelişmeler iktidarın gazetecilere yönelik baskısını daha da artıracağını gösteriyor. Muhalif medyaya ve iktidarın yanlışlarını gören medyaya yönelik bu adımlar sansürdür ve kabul edilemez” dedi.

“GEREKÇE GAZETECİLİKTEN VAZGEÇMEMELERİ”

Çakırözer, ODA TV ve tutuklanan gazetecilerle ilgili TBMM’de yaptığı konuşmasında da

tutuklanmaların asıl gerekçesinin MİT görevlisinin cenaze töreni haberi olmadığını belirterek, “Gerekçe, onların her tür baskıya rağmen gazetecilik yapmaya devam etmesidir. Bildikleri doğruları, gördükleri yanlışları, adliyelerde kurulan FETÖ borsalarını, yargı üzerindeki baskıları, iktidara sırtını dayayan çeteleri yazmaya devam etmeleri ve gazetecilikten vazgeçmemeleridir. Onlara ve onlar üzerinden gazetecilere gözdağı verilmek isteniyor, susturulmak isteniyor. Aynı Sözcüye, aynı Cumhuriyet’e açılan davalar gibi... Emin Çölaşan’a, Necati Doğru’ya, Musa Kart’a, Kadri Gürsel ve daha yüzlercesine açılan davalar gibi” ifadelerini kullandı.

“9YIL SONRA DEJAVU”

Çakırözer, 9 yıl önce ODA TV’ye yapılan operasyonu anımsatarak, “Sanki bir dejavu yaşıyoruz. ‘Biz bunu yaşamıştık’ hissi içindeyiz.  Türkiye’nin ayıbı oldu. O gazeteciler beraat etti ama onların özgürlüğünü çalanlar şimdi firari. O gazeteciler o gün olduğu gibi bugün de halkın gerçekleri öğrenmesi için mesleklerini yapmaya devam ediyor ve edecekler” dedi.

“GAZETECİLERİ SERBEST BIRAKIN"

“Türkiye’de konuşarak, tartışarak çözemeyeceğimiz mesele yoktur.

ama bunun ön şartı, bu konuşmaları, bu tartışmaları yapabileceğimiz özgür basın ortamını yaratmak ve korumaktır” diyen Çakırözer, iki gazetecinin derhal serbest bırakılması çağrısı yaptı

“ŞUBAT AYINDA 32 GAZETECİ YARGILANDI”

CHP’li Çakırözer, her ay olduğu gibi Türkiye’nin basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin karnesini hazırladığı raporu da açıkladı. Çakırözer, “2020’nin Şubat ayında da gazetecilere yönelik baskı, yargılama ve soruşturmalar, halkın haber alma hakkını engellemeye yönelik çabalar hız kesmedi. 32 gazetecinin daha yargılandığı davalara şahit olduk, gazeteciler gözaltı kıskacına alındı. RTÜK deprem yayınları nedeniyle kanallara para cezası yağdırdı” dedi.

Çakırözer’in raporunun ayrıntıları şöyle:

32 gazeteci yargılandı: Şubat ayında 32 gazetecinin yargılandığı davalar, haber ve eleştiriyi suç olmaktan çıkaran Yargı Reformu’nun göstermelik olduğunu bir kez daha gösterdi. Gazeteciler yine halkın haber alma hakkını  ve ifade özgürlüğünü mahkeme salonlarında savunmak zorunda kaldı.

Muhabirlere gözaltı kıskacı: Rusya merkezli Sputnik’in Londra’da yayımladığı bir haber üzerine haberle ilgisi dahi olmayan Türkiye’deki dört gazeteci gözaltına alındı. Ankara’da gözaltına alınan üç gazetecinin yaşam alanları taciz edildi. Savcılık, ifadeleri alınan dört gazeteciyi serbest bıraktı. İstanbul Esenyurt’ta cinsel taciz iddiası nedeniyle velilerin eylemini takip eden Kanal D Muhabiri Şevval Şirin, okul müdürüyle söyleşi yapmak isteyince gözaltına alındı. Şirin, mahkeme kararı olmaksızın saatlerce bir odada tutulduğu bekletildi.

Basında “damat” yasakları: BirGün Yayın Koordinatörü İbrahim Varlı’ya, Panama Belgeleri haberleri nedeniyle Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a “hakaret”ten verilen 7 bin 100 TL’lik para cezası bozuldu ve beraat etmesi hükmedildi. Cumhuriyet Gazetesi’nde 20 Ocak'ta “Damat işi biliyor” başlığıyla yayımlanan Albayrak’ın Kanal İstanbul güzergahında arazi aldığına yönelik habere ve bu konuyu gündeme taşıyan onlarca internet sitesinin haberine erişim engeli getirildi. Leman Dergisi’nin, aynı haberi konu alan karikatürüne erişim yasağı getirildi. Mahkemeler erişim yasaklarına ilişkin haberlere de erişim yasağı kararı verdi.

Evrensel’e baskı sonlandırılmalı: Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Basın İlan Kurumu (BİK) tarafından BirGün’e verilen cezanın kaldırıldığını duyurdu. BirGün, 11 Aralık 2019’da gazetelerine yönelik BİK tarafından üç ayı aşkın süredir reklam ve ilan akışının durdurulduğunu açıklamıştı. Evrensel’e yönelik BİK tarafından keyfi olarak sürdürülen ilan yasağı baskısı da bir an önce kaldırılmalıdır.

Basın kartları askıda: İletişim Başkanlığı’nın Ocak ayında iptal ettiği 894 sarı basın kartı hala yenilenmedi. Kartların yenileceğini belirterek Ocak 2019’dan itibaren gazetecilere güvenlik soruşturması altında “örtülü” sopa gösteren İletişim Başkanlığı, Anayasa Mahkemesi’nin güvenlik soruşturması kararının ardından hızla gazetecilere yeni kartlarını teslim etmelidir. Basın Kartları artık sendikalar ve basın meslek örgütlerinin oluşturduğu bağımsız bir kurul tarafından dağıtılmalıdır.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.