TEKGÖZ: ÜYELERİMİZİN HAKLARINI KORUMAK İÇİN MECLİS’TEKİ YERİMİZİ ALACAĞIZ

Eskişehir Ticaret Odası Seçimlerinin ardından konuşan Erdoğan Tekgöz, önemli açıklamalarda bulundu.

TEKGÖZ: ÜYELERİMİZİN HAKLARINI KORUMAK İÇİN MECLİS’TEKİ YERİMİZİ ALACAĞIZ
11 Nisan 2018 Çarşamba 13:05

6,7 aylık bir çalışmanın ardından 7 Nisan’da seçim sürecini tamamladınız. Meclis’e girdiniz. Peki bundan sonraki süreçte nasıl bir yol izleyeceksiniz?

Seçimde belki çoğunluğu yakalayamadık ama 15 meclis üyemizle de olsa biz yine doğruların yanında, yanlışların karşısında duracağız. Üyelerimizin haklarını korumak için Meclis’teki yerimizi alacağız. 3 bin üyemiz bize bir görev verdi. Arkamızda durdu. Kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz. Bizden büyük bir beklenti vardı. Seçim sonuçları neticesinde bu beklentileri yerine getirebilecek erk sahibi olamadık. Ancak savunduklarımızı savunmaya, iyi ve güzeli yakalamaya, projelerimizi hayata geçirebilecek uzlaşı ve çalışmayı ortaya koyacağız.



 

Seçim gününe dönersek, 7 Nisan’da nasıl bir seçim yaşadınız?


 

Çok adil bir seçim olduğunu düşünmüyorum. Seçim günü, basında şahit oldu birçok provokasyona maruz kaldık.  Yetki belgeleri konusunda engellemelerle karşılaştık. Yetki belgesi almakta zorlanıp, geri dönen en az benim bildiğim yüzlerce üyemiz oldu.  Bizim oy kullanmak için sandıklara götürdüğümüz destekçilerimizin pek çoğu yetki belgesinin alınamaması nedeniyle oy kullanmadan geri döndü. Seçimin kaderinin 199 oyla lehimize dönebileceğini düşündüğümüzde, bu seçimin adil geçtiğini söylemeyiz.

Komitelerin 5 tanesini 32 oy ile kaybettik. 8 komiteyi 147 oy ile kaybettik. Bir oyla, dört oyla, sekiz, on oy ile kaybettiğimiz komiteler mevcut. Oy bazında 4000 küsur oyu Sayın Güler aldı. 3000 küsur oyu da biz aldık. Yüzde 56’ya, yüzde 40’lık bir oy dağılımı söz konusu. Ayrıca 16 bin üyenin, 10 bin 500’ü oy kullanma hakkına sahip oluyor. Oy hakkı olan üyelerimizin de 7 bini oy kullanıyor. Nereden tutarsak tutalım, Oda seçimlerinin adil bir şekilde yapılması için yeni bir yapılanmaya gidilmesi gerektiğini düşünüyorum.


 

Seçimlerde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Harun Karacan’ın size desteği çok konuşuldu…


 

Bir kere Harun Karacan, siyasi kimliği ile beraber Eskişehir’in ticari hayatında da önemli bir yerde. Geçmiş dönemlerde Eskişehir Ticaret Odası Başkanlığını yapmış ve halen aktif olarak ticaretle uğraşan bir isim.  Bu noktada ben siyasi bir temsilcinin değil, ticaretle uğraşan bir kişinin desteğini aldım. Ancak Harun Karacan’ın siyasi yönü ön plana çıkarılarak, durumu farklı yerlere çekmeye çalıştılar. Yok, ‘ETO’yu ele geçirecekmiş’, yok ‘vekaleten aday oluyormuşum’ gibi eli avuca sığmayacak, hiçbir kıymeti harbiyesi olmayan sözler ile algı yaratmaya çalıştırlar. Asıl siyasi destek karşı taraftaydı. Aslında böyle bir durum söz konusu değildi. Sayın Karacan taraf olmuştur. Ancak bir siyasi destekten söz edemeyiz. Ama ciddi bir algı operasyonuna maruz kaldık.




 

Seçim sonrası alınan sonuçlarına bakarsak, Karacan’ın seçimlerde taraf olmasının size oy kaybettirdiğini düşünüyor musunuz?


 

Bir kere şunu kesinlikle belirtmeliyim ki; Ben projelerime inanan, bana güvenen ve desteğini sunan hiç kimseye ‘beni destekleme, oy kaybederim’ diyemem. Zaten böyle bir hesapla seçimi kazanmanın bir anlamı yok. Karacan’ın olumlu ya da olumsuz etkisinden daha ziyade beni desteklemesi ve projelerime inanması önemlidir.  Bakın Ayşe Hanım ben pek çok projeyle yola çıktım. Sayın Güler ise sadece bir bina ile yürüdü. Sonuç itibariyle gerçekten bazı şeyleri değiştirmek için herkesi bu değişime katmak gerekiyordu. Bu yüzden hiçbir zaman şahıs bazlı düşünmedim, düşünemezdim.



 

Sahaya geç inmenizin dezavantajlarını yaşadınız mı?


 

Benim yakınımda olan dostlarımın bazıları zamanında söz verdiklerini, sözlerinden dönemeyeceklerini belirtti. Bu gayet doğal ve doğru bir duruştur. Kimseden de sözünden dönsün diye bir beklentim olmadı.  Bu nedenle sahaya biraz geç inmem dezavantaj olarak görülebilir. Ben yine de seçimlerde çok fazla etkisinin olduğunu düşünmüyorum. Ancak herkes ‘güç’ avantajını kullanarak, ‘güç’ avantajından faydalanmak isteyebilir. İnsanlar bazı hesapları da göz önünde bulundurarak ‘gücün yanında’ yer almak istemiş olabilir. Bu da gayet doğaldır.



 

Üye sizce projelerinizi inandırıcı buldu mu?  


 

Ben bütün projelerimin mantıklı ve akılcı olduğunu savundum. Bugün de savunurum. İnşallah ileride de savunacağım. Ne dedik? E-ticaret. Uygulanabilirlik anlamında hiçbir sorun yok.  Evrakların, ticaret erbabının ayağına götürülmesinde hiçbir sorun yok. Online belge çıkarmak çok basit. Bunların dışında ‘burs’ dedik. 90 tane öğrenciye burs veriyoruz. Sahada yaptığım ziyaretlerde ihtiyaç sahibi 800 üyemizi tespit ettik.  Yani verilen bursun on kat arttırılması gerekiyor. Benim bu tespitimin ardından Sayın Başkan Güler ‘16 bin üyenin tamamına mı burs verelim’ dedi. Bu yaklaşım çözüm üretmekten ziyade, çözümsüzlüğe götüren bir yaklaşımdır. Elbette 16 bin üyenin tamamının bursa ihtiyacı olmaz. Bu 16 bin üyenin içinde bankalar, büyük sanayi kuruluşları ve ihtiyaç sahibi olmayan kurum ve şirketler var. Kendine burs ihtiyacı görünen 600 ile 800 kişi arasında üyemiz var. ‘Tamamlayıcı sağlık sigortası’ dedim. Bugün bir kişi gitse ödeyeceği bedel 530 lira gibi bir rakam. Biz bunu 10 bin kişiye çıkardığımız zaman 230 liralık bir teklif aldık. Bu daha da inebilirdi. Yaşam merkezi… Burayı bir bakanlığın desteği ile yapacaktık. Arsasını bir hayırsever vatandaşımızdan talep etmiştik.  ETO, Sadece üyesinden para alan ve bununla eleştirilen bir kurum olarak görülüyor. Bu görüntüden uzaklaşmak ve üyelere katkı sunmak için projeler ürettim. ETO yılda 7 milyon ile 10 milyon lira arasında kar etmek zorunda değil. 3 milyon etsin, 4 milyon etsin ama üyesine de katkıda bulunsun.



 

Kendinize özeleştiri yapacak olursanız, nerelerde eksik kaldınız?

Seçim konusunda çok tecrübesizdim. Daha önce hiç seçim yaşamadım. Seçimdeki muhtemel oluşabilecek perde gerisi olayları çok iyi hesaplayamadım. Çok iyi niyetli hareket etmenin dezavantajlarını gördüm. Seçim günü yaşanabilecek bu olaylara karşı bir önlem almadım. Biz adil bir seçim bekliyorduk,  yanılmışız.



 

‘Değişim seninle başlar’, bir ekip olabildi mi?


 

Bizim komitelerimizde hep genç, yeni yüzler yer aldı. Bu oran yüzde 70’e, yüzde 30 gibiydi. Yeni arkadaşlarımız olayı çok iyi kavrayamadılar. Benim gibi ilk seçimleriydi. Seçim günü, seçim mahallinde veya seçimde oluşabilecek muhtemel sıkıntılara karşı önlemlerimizi alamadık. Yetki belgesi konusunda çözüm üretemedik. Çünkü yapabileceğimiz bir şey yoktu… Devletin ticaret sicil memuru, odanın personeli, Oda’nın genel sekreteri dahi aylardır seçim ofislerinde çalıştı. ETO başkan adayı, seçim çalışmalarını ETO’nun personeli ile yürütmesi etik çerçeveden bakınca pek şık olmayan bir durum.



 

ETO Başkanı Metin Güler, seçim sonrası boynundaki kravatı çıkararak ‘herkesin başkanıyım’ mesajı verdi. Bu mesajı nasıl değerlendiriyorsunuz?


 

Kravatı çıkarmak sembolik bir hareket. İlk etapta herkes tarafından beğenilen bir davranış. Ancak gerçek hayata yansıması nasıl olacak bekleyip göreceğiz. Umut ediyorum ki sadece söylemde kalmaz.  Seçime girerken ETO’ya bir vizyon, bir felsefe kazandırmayı kendime görev atfetmiştim. Sonuç olarak o koltukta kimin oturduğundan ziyade, hangi fikrin oturduğu önemlidir. Ben yine mecliste misyonumu yerine getirmeye çalışacağım. Metin Güler’in kravatını çıkarması umut ediyorum ki ETO üyelerine fayda sağlayacak adımlara ön açacağı anlamı taşısın.    

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.