MİLLİ EĞİTİM’DE HER ŞEY ARAP SAÇI!

Haydar Urfalı Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Haydar Urfalı, eğitimdeki sorunları ESGÜNDEM26 ile paylaştı.

MİLLİ EĞİTİM’DE HER ŞEY ARAP SAÇI!
19 Ekim 2016 Çarşamba 13:06

Ramazan Çaylak’ın sorularını yanıtlayan Urfalı, öğretmenlik mesleğinin büyük bir itibar kaybına uğradığı belirterek, öğrencilerin  büyük çoğunluğunun bu mesleğe olumsuz baktığını söyledi.
Eğitimcilerin sorunları ne büyüklükte biraz bahseder misiniz?
Eğitim camiasının bugüne kadar kronikleşmiş sorunları vardı. Bunları da öteden beri dile getirmekteydik. Özlük hakları, çalışma şartları, tayinler gibi. Ancak 15 Temmuz’dan sonra, bu menfur lanet olası darbe girişiminin ardından bir takım problemler daha eklenmiş oldu. Bunların başında ise açığa almalar ve ihraçlar var. Tabii burada hukuka riayet edilmesini bekliyoruz. Elbette ki suçlu olan suçunun karşılığını bulsun. Ancak bu hukuk ve yargı tarafından tespit edilsin, yapılan soruşturma sonucunda tespit edilsin. İnsanların ifadesi alınsın ve kendilerini savunma hakkı verilsin. Eğer suçlu ise suçunun karşılığında Türk Ceza Kanununa göre veya 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre, adli veya idari ne ceza alması gerekiyorsa bunu alsın. Buna kimsenin itirazı yok. Ancak yaşadığımız süreçte, bu böyle olmadı. İnsanlar kalıp olarak, şablon olarak ne ile suçlandıklarını biliyorlar. Açığa alma ya da ihraçlarda şöyle deniliyor; ‘FETÖ-PDY yapılanması ile irtibatı, iltisakı,  intibakı olduğu düşünüldüğünden açığa alındınız.’ Ya da ‘….düşünüldüğünden ihraç  edildiniz.’ Şimdi insanlar bunun neresinde? İşte bankaya para mı yatırmış, bağışta mı bulunmuş, himmette mi bulunmuş? Aktif olarak darbe girişimini organize edenlerin içinde mi bulunmuş?  15 Temmuz gecesi millete silah doğrultup ateş mi etmiş? İnsanlar bunu bilmeli. Bunu bilmek kadar doğal bir hak yok.
 
Darbe girişiminden sonra, sizce Eskişehir’e eğitim sekteye uğradı mı?
Şu an şehrimizde de yaşıyoruz. En son 17 kişi açığa alındı. Toplamda bu rakam 341 kişi ihraç edilen ve açığa alınanların toplam sayısıdır. Bunlardan 228’i ihraç edilmiştir. Dolayısı ile böyle bir durumla karşı karşıyayız. Açıkta olan kişilerin idari yönden peyderpey alınıyor. Biraz yavaş ilerlese de sonuçta bir ifade alma işlemi var. Bunlarla ilgili adli boyutları da devam ediyor. Adli kontrol ile serbest kalanlar olduğu gibi tutuklu olanlar da var. Böyle bir süreci yaşıyoruz. Eskişehir’de yoğun olmadığını söyleyebilirim. Türkiye’nin diğer illerinde daha yoğun olduğunu görüyoruz.  Genel manada eğitim camiasında kadro boşluğuna dayalı sorun pek yaşanmıyor. Eskişehir bir cazibe merkezi halinde. Ayrıca hava üssünün de bulunmasından kaynaklı pek sorun yaşanmıyor. Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında bir özel protokol olması nedeniylede asker eşlerinin tayini kolay oluyor. Başta bu sebepten dolayı olmak üzere, Milli Eğitim Bakanlığı’nın seçim dönemlerinde iki defa ilçe emri vermesi etkili oldu. Bu nedenle Eskişehir’de norm kadro dışında öğretmen fazlalığı bulunmakta ve sayısı ise 800 civarındaydı. Bu nedenle de görevden almalar ve ihraçlar Eskişehir için sorun oluşturmadığını gözlemliyoruz.
 
Öğrencileriniz mağduriyet yaşıyor mu?
Öğrencilerimiz daha çok psikolojik bir takım sorunlar yaşıyor olabilir. Bunun nedeni ise örneğin branş öğretmenliğinde bir din kültürü öğretmeni girmiş olsa da okul öncesi eğitimde tek öğretmen ile bu iş yürüyor. Şayet 3’üncü ya da 4’üncü sınıftaki bir öğretmen bu sebepten görevinde değilse psikolojik bir takım sıkıntısı bulunuyor olabilir. Velilerimiz açısından da, öğrencilerimizin etkilenmesi dolayısı ile sorun yaşıyor olabilirler. Onun dışında eğitim öğretim açısından bir mağduriyet durum değildir diye düşünüyorum. Ama Türkiye’nin diğer illerinde özellikle öğrenci sayısına oranladığımız zaman yüzde 10’u bulan illerimiz var. Eskişehir’de bu oran yüzde 2’ler civarında. Yaklaşık 10 civarında öğretmen var ihraç edilen ve görevden alınan toplam 341’lerde.
 
Gündemde ki proje okulları konusunda düşünceleriniz nedir?
Proje okulları, geçtiğimiz yıl uygulamaya konuldu. MEB yasasının içinde bir madde ile getirildi. Hukuki alt yapısı oluşturulmadan, geçtiğimiz yıl bazı öğretmenlerin resen görev yerleri değiştirildi. Burada bir süreye bağlı olmaksızın yerleri değişti. Bu öğretmenlerin büyük çoğunluğu dava açtı ve sonucunda da göreve iade edildiler. Yani adli merciler, ortadaki bir hukuksuzluğu tespit etmiş oldular. Bu yıl okulların açılmasına yakın bir sürede herhangi bir uygulama yapılmadı. Okulların açıldığı hafta,  norm fazlası öğretmenlerin isteğe bağlı atamalarında proje okullarında 4 yılı dolduran öğretmenler, yönetmelik gereği buna dâhil edildiler ve tercih yapmaya zorlandılar. Çünkü karşılığında gösterilen şey resen atama tehdidi oldu. Mevzuatta var mı, var. İsteği doğrultusunda bildiği bir yere gitmeyi tercih etmek zorunda kaldılar. Şimdi öğrenci ve veli açısından bakılacak olursak, bunun zamanlamasını uygun bulmuyoruz. Böyle bir uygulamayı hiç uygun bulmuyoruz. TEOG sonucuna göre kimin hangi okula yerleştiği belli oldu. Bu yerleşme esnasında öğrenci ve velilerin dikkat ettiği hususlar bulunuyor. En başında ise okulun eğitim-öğretim kadrosu geliyor. Tercihler yapıldı öğrenciler yerleşti ama bu kadroyu değiştirdiniz siz. Bu nasıl bir etki yaratır, veliler üzerinde ve öğrenciler üzerinde? Olumsuz etki yaratacağı aşikar. Bu olumsuz etkiyi azaltabilmek için biliyoruz ki okul yöneticileri veli ve öğrencilere vaatlerde bulunmaya başladılar.  Ne gibi vaatler? ‘Daha iyi öğretmen bulacağız.’ ‘Doktoralı öğretmen getireceğiz.’ ‘Yüksek lisanslı öğretmen getireceğiz.’ ‘Giden öğretmenleri bir şekilde geri getireceğiz.’ Bunu nasıl getirecek? Kadrosunu verecek başka okula görevlendirme ile çalıştırmaya devam etmek istiyorsun. Bu çok tezat bir durum. Bir tarafta ‘8 yılı dolduran bir öğretmen bu okulda çalışamaz’ diyor. 8 yılını doldurmuş ve tayin olmuş bir öğretmeni tekrar, mevzuatın etrafından dolanarak, ekarte etmeye çalışarak bir çözüm bulmaya çalışıyorsun. Bu çözüm lokal bir çözümdür. Bunu herkes kabul eder mi? Şahsen ben olsam kabul etmem böyle bir şeyi. Öğretmenlerimizin çoğunun kabul etmediğini biliyorum.
 
Öğretmenlerimizin yerleri nasıl dolduruluyor?
Yeni öğretmen görevlendirmesi yapılırken de gayri ciddi uygulamalar yapılıyor. Nedir bunlar? Mevzuatta bununla ilgili hiçbir kriter yok. Mevzuatta sadece ‘teklif edilir’ diyor. ‘Milli Eğitim Bakanlığı atar’ diyor. Bu okullara öğretmen ve yönetici ataması Bakanın elindedir. Sayın Bakanın Eskişehir’deki öğretmenleri tanıma imkanı yok. Bunu kim bildirecektir? Birileri bildirecek elbette. Öyle komik olaylar oluyor ki; bir okulda ki bir öğretmen arkadaşımız diğerine takılıyor. “Beni filan okuldan aradılar, bizim okulda çalışmak ister misiniz?’ dediler” diyor. Diğeri ise ‘beni arayan olmadı’ diyor. Bu tür komik olaylar yaşanmaya başladı.  Eskiden bu tür niteliği yüksek okullara, öğretmen seçimi sınavla yapılırdı. Hatta güzel sanatlar lisesine uygulama sınavı ile seçilirdi. Fen liselerine 2 aşamalı sınav uygulanırdı. Önce alan sınavı yapılırdı. Mülakatlar yapılırdı. Şimdiki müdürlük mülakatlarında olduğu gibi değil. Puanlar açıklandıktan sonra okul tercihinde bulunurdunuz. Ciddi sınavlar yapılırdı. Bir takım duyumlar üzerinden atama yaptılar. Bu öğretmenlerimizi de görevlendirme ile okullardan aldılar, aldıkları okullara da zararları oldu. Bakınız eğitim öğretime başlayalı 1 ay oldu. Şimdi TEOG sınavına girecek öğrencilerimizi düşünelim. 8’inci sınıf öğretmenini aldığınızda o çocukta nasıl bir etki yaratacağını hesap edin. Böyle bir durulmada karşı karşıyayız. Tamamen bir fiyasko. Bizim eğitim sistemimiz bir ileri iki geri gidiyor. Bakınız iki ileri bir geri değil. Sonuçta geriye gidiyor ve eskileri arıyoruz. Ne yapılmak istendiğini gerçekten merak ediyorum. Ben 28 yıllık eğitimciyim, bu duruma anlam da veremiyorum.
 
Öğrencileriniz öğretmen olmak istiyor mu?
Büyük bir çoğunluğu öğretmen olmak istemiyor. Bakınız ilk defa bir Milli Eğitim Bakanı sözleşmeli öğretmenler konusunda, öğretmenlik mesleğine alımı mülakatla gerçekleştirdi. Bu ilk kez gerçekleşen bir olaydır. KPSS ile alımlar yapılıyordu. Ancak alan sınavı ayağı eksikti. Bunun da sağlanması ile ciddi bir sınav gerçekleşmiş oldu. Fakat 2010 yılında KPSS’de sorular çalınmış olsa da bu sınavda belgeleri ile hırsızlık olayı ortaya konuldu. Bunu da ortaya çıkaran genel Başkanımız İsmail Koncuk oldu. O dönemde kendisine söylenmedik söz kalmadı. Daha sonra Sayın Koncuk’un ne kadar haklı olduğu, ne kadar doğru konuştuğu bir kez daha ortaya çıktı. Şimdi kimler memur oldu, kimler öğretmen oldu, kimler makam mevki sahibi oldu onların peşine düştüler.
 

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.