MÜZİKALLERİN VAZGEÇİLMEZ İSMİ; ELİF MELDA YILMAZ

Sanatçı Elif Melda Yılmaz

Sanatçı Elif Melda Yılmaz



12 Ekim 2017, 10:30

Köşemin bu seferki konuğu; Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın başarılı ve bir o kadar da alımlı sanatçısı Elif Melda Yılmaz.

Şehir Tiyatroları ile ne kadar övünsek azdır. Yeni sezona bomba gibi giren Şehir Tiyatroları dur durak bilmeden çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. 3 Ekim’de Memleketimden İnsan Manzaraları ile başlayan süreç, 7 Ekim’de Oyunun Oyunu ile devam etti. Birbirinden başarılı oyunların sergilendiği bugünlerde, Şehir Tiyatroları’nda  yeni bir hazırlık ve yeni heyecan hakim.

İşte bu heyecanın ana kaynağı; BİR ŞEHNAZ OYUN. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın 16 yıl önce sergilediği, yönetmenlik koltuğunda rahmetle andığımız Ergin Orbey’in olduğu Bir Şehnaz Oyun 20 Ekim’de Eskişehir Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’nde seyirci ile buluşacak.

16  yıl önceki kadroda yer alan kişilerin yine ekip içerisinde olması ve müzikalin dev bir prodüksiyona dönüşmesi merakla beklenen konular içerisinde.

Bu sefer yönetmenlik koltuğunda usta rejisör Murat Atak var. Orkestra şefliğini Aytuğ Ülgen’in gerçekleştirdiği Senfoni Orkestrası ile müzikal gerçekleştirilecek. Şehir Tiyatroları’nın birbirinden başarılı sanatçıları ile keyifli bir müzikal bizleri bekliyor.

Eskişehir’de müzikallerin vazgeçilmez ismi haline gelen Elif Melda Yılmaz ile Bir Şehnaz Oyunu konuştuk. Sadece onunla kalmayıp, dizileri ve Şehir Tiyatroları anılarını yad ettik.

Yalnızca Eskişehir’in değil bütün Türkiye’nin ilgiyle izlediği bir sanatçı olan Elif Melda Yılmaz’ın oyunculuğunun yanı sıra düzenlemiş olduğu konserleri ile de mest eden bir tarafı var.

Her şeyi konuştuk.. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar..

Bütün Türkiye’nin tanıdığı Elif Melda’yı ayrıca tanıtmaya gerek yok diye düşünüyorum. Hızlıca giriş yapalım. Şuanda bir prova sürecindesin. Bir Şehnaz Oyun. Hem 16 yıl önceki oyun, hem de 100’üncü oyun olması nedeniyle duygularını alabilir miyiz? Provalar nasıl gidiyor? Nasıl bir oyun izleyecek Eskişehir. Lüküs Hayat’tan sonra seni tekrar sahnede görmek bütün seyirci için çok anlamlı olacak.

Bir Şehnaz Oyun, Devlet Tiyatrosu’ndaki çocuk oyununu saymazsak, benim ilk profesyonel oyunum. Profesyonel oyunculuk hayatımın başlangıcı Bir Şehnaz Oyun. Çok güzel bir heyecan ile başladık. Hepimiz için çok kıymetlidir bu oyun. Ama benim için ayrıca kıymetlidir. Prömiyerden üç gün önce apandist ameliyatı oldum. Doktorla pazarlık yaparak girdim ameliyata. ‘O oyuna çıkacağım’ diye. Ondan sonra 126 oyun oynadık. Ve hepsi de kapalı gişeydi.

Oyunculukla ilgili okulda, hocalarımızdan birçok şey öğreniyoruz. Bize çok güzel şeyler öğrettiler. Biraz kalıplarımızı kırmamızı sağladılar. Ama ne kadar olursa olsun sahnede öğreniliyor her şey. Pratik olmadan teoriyi yalnız buluyorum.  Bir oyun 126 kere oynanır da, 126 seferinde başka bir şey keşfedilir mi? Keşfedilir.  Keşfettik. Bir de böyle tazecik, çaylak oyuncular olduğumuz için bize güvenip teslim ettiler tiyatroyu. Çok teşekkür ediyoruz. Biz de o sorumluluğu kaldırabilmek için canla başla çalıştık.

Biz, Bir Şehnaz Oyun ile büyüdük. Birbirimizi, Bir Şehnaz Oyun ile sevdik.  Hayatlarımız değişti. Bizim tarihimiz, bizim hayat hikayemiz Bir Şehnaz Oyun.  13 kişinin hayat hikayesi aslında. Provaya başladığımız ilk gün Devrim Özer Akın’ın  ‘Nerde ah o eski, o kibar operetler’ şarkısını duyunca ister istemez hepimizin gözünden yaşlar aktı. Tutamadık kendimizi.  5 Eylül’de provalarımız başladı. Bir hafta öncesine kadar her provada böyle ağlama sınırındayız. Burada bu olmuştu, şurada şu olmuştu… Hayatımız gözümüzün önünden geçiyor. Birbirimize o kadar çok sarılıyoruz ki şu provada. O kadar kardeşiz, o kadar dostuz , o kadar güzel bir ekibiz ki ailelerimiz kadar tanıyoruz birbirimizi...

Duygu yüklü bir oyun olacak anladığım kadarıyla…

Çok. Final şarkısında sürprizlerimiz var. Her seferinde ağlıyoruz.  O bitmedi. Eminim prömiyerde de ağlayacağız. Onu engellemek mümkün değil.  20 Ekim prömiyer gecemiz.  Bir Şehnaz Oyun ile ilgili anlatılacak şeyler bitmez.

16 yıl önce ‘Bir Şehnaz Oyun’u Engin Orbey yönetmişti. Şuan Eskişehir’deki bütün billboardlar Ergin Orbey ve Turgut Özakman ile dolu. Ergin Orbey’i konuşalım biraz…

Ergin Orbey benim hocam olmadı. Ben Bilkent mezunuyum.  Bu oyunu oynayan birçok arkadaşım Ergin Orbey’in öğrencisi. İşin duygusal tarafını biraz daha deşelim. Bu tiyatronun oyuncu seçme sınavlarında oyuncu üstat jüri olarak sadece iki kişi vardı. Biri Ergin Orbey’di, diğeri de Murat Atak’tı. Belki de bu oyunu canlandırdıkları için bu oyunun kastını seçmiş olabilirler. Bir oyunda bir kast bu kadar güzel yapılabilir. Ben arkadaşlarımı izlerken onları o olduklarına inanıyorum. Muhteşem bir kast yapmıştı Ergin Hocam. Ergin Hocam çok değerli bir insandı. Çok öngörülüydü. Tiyatromuzun bugünlerini gördü o. Bugünlerini bize anlatırdı, ‘biz bir kumpanyayız” derdi. Bize birliği, beraberliği öğretti. Ergin Hocayla ilgili söylenecek o kadar çok şey var ki. Ben ondan çok şey öğrendim. Sahneye dair öğrendiklerimin yanı sıra sahne arkasına ve bir sahne sanatçısının yaşamına dair çok şey öğrendim ondan. O yüzden çok kıymetli bir büyüğümdür.

Bir Şehnaz Oyunu şimdilik şöyle bir kenara bırakalım. Geri döneceğim. 2014’ün oyunu Lüküs Hayat. Başka bir usta, Haldun Dormen ve Lüküs Hayat’ı konuşalım. Orada da harika bir Elif Melda Yılmaz görüyorum. Şarkısıyla, endamıyla…  Önce Lüküs Hayatı sonra Haldun Hoca’yı konuşalım.

Lüküs Hayatta tam kadro olmamakla birlikte Bir Şehnaz Oyun’daki oyuncuların bir araya geldiği bir oyun oldu. Biz Lüküs Hayat’ı oynarken hep aklımıza Bir Şehnaz Oyun geliyordu. Aynı kişilerle kulisteyiz. Eskileri anlatıyoruz. Lüküs Hayat çok keyifli bir süreçti. Benim hayatımda yaşadığım en güzel prova süreçlerinden bir tanesiydi. Haldun abi ile çalışmak çok güzeldi. Ben çok severim onu. Dünyanın en zarif, en güzel insanı. Bizim büyüğümüz, ustamız, abimiz, dostumuz, arkadaşımız… O bizim tiyatromuzun sanki böyle kadrolu yönetmeni gibi. O kadar çok oyun koydu ki. Ben de hemem hemen hepsinde oynadım. Haldun abi bence farsın ustasıdır. Dünyada farsı ondan daha iyi yönetebilecek çok az insan vardır.  Lüküs Hayat çok keyifliydi.

Lüküs Hayat’ı bıraktık. Bir Şehnaz Oyun’u konuştuk. Bu iki tane müzikalin dışında Şehir Tiyatroları dediğimizde mutlaka yine geçmişte hiç unutamadığın bir oyun vardır. Bu oyun hangisidir?

İki oyun benim kalbimdedir. Yeni oynadığım bir oyun vardı. ‘Ocak’. 25 yaşındaydım. 80-90 yaşında demans hastası bir nineyi oynuyordum. O yüzden de hayatımda en yorulduğum oyundur. Sadece oturarak oynuyordum ama vücut formu, duygusunun ağırlığı…

‘Kanlı Nigar’ın benim için ayrı bir yerdedir. Bir Şehnaz Oyun’dan sonra benim belki oyunculuk malzememe en uygun olan ve çok sevdiğim rol Kanlı Nigar’dı.

İzleyici olarak ‘Çok keyfiliydi. Bu projenin içerisinde yer almak isterdim” dediğin bir oyun var mı?

İzleyici olarak da ‘Misafir’i unutamam. Misafir gerçekten olağanüstü bir oyundu. O kadar güzel bir kast, o kadar iyi oyunculuklar, o kadar iyi bir yönetmenlik… Hepsi bir arada. Bütünüyle muhteşem bir prodüksiyondu. Bir de son dönemde Arslan Asker Şvayk. Çok beğeniyorum. Bütün oyunlarımızı çok beğeniyorum bu arada. Ama kalbimde yeri olanlar bunlar.

Yavaş yavaş müziğe geçeceğim. Çünkü müzikallerin aranan ismisin bence. Geçen sene 14 Şubat Sevgililer Günü’nde ‘Beş Dilde Aşk’ çok güzel bir projeydi. Beş Dilde Aşk’ı konuşalım. Nasıl bir projeydi? Eskişehir çok farklı bir Elif Melda Yılmaz tanıdı…

Şarkı söylediğimi biliyorlardı ama müzikal kadar… Lüküs Hayat’tan önce biz hiç mikrofon kullanmadığımız için sahnede, başka bir teknikle sesimizi arka sıralara ulaştırmaya çalışıyoruz. O yüzden de tam olarak bir şarkı performansı yani sergilesek bile anlaşılmıyor. Ön sıradakiler anlıyor sadece. Mikrofonla söylediğim andan itibaren seyirci de benim yavaş yavaş şarkıcı tarafımı tanımaya başladı. Beş Dilde Aşk konserine çıkarken çok rahatsızdım. 10 gün boyunca damardan kortizon alarak sesimi toparlayabildim. Tam da toparlamış sayılmazdım. Aslında kısık sesle söyledim şarkıları. Tam performans sergileyemedim aslında. Ama olsun. İnşallah sesim kısık olmadan da bir konser veririm. O zaman iptal etmeyi düşündük ama biletler dört saat önceden bitmişti. Çok büyük bir sorumluluktu. İlk Senfoni ile konserim…’Çıkacağım’ dedim. Artık sesim kısılsa da, ufacık detone olsam da, onu da seyirci ile paylaşacağım dedim. Seyirciyi kapıdan göndermektense… Canlı performans çok farklı bir şey. Bazı insanlar sahne insanıdır ya, ben sahne insanıyım. Elbette kamerayı seviyorum o ayrı, onun da bize ayrı katkısı var. Ama sahne olmadan ben yaşayacağımı düşünemiyorum. Sahnesiz bir hayat düşünemiyorum.

Beş Dilde Aşk projesi neden? 

Lüküs Hayat’ta Orkestra Şefimiz Aytuğ Ülgen ile tanıştık. Bizde ilk defa Senfoni Orkestrası ile bir iş yapacağız… Tiyatro oyuncularının çalışma üslupları çok farklıdır müzisyenlerden. Önce böyle biraz çatışmamız oldu Aytuğ Ülgen’le. (gülüyor) Hastalık derecesinde mükemmeliyetçi bir insanım.  Lüküs Hayat’ta da Atıfetin bir şarkısı vardı. İhtiras şarkısı. Atıfeti de anlatmam lazım. Atıfeti okuduğum zaman çok eğlenmiştim. Çok tatlı, çok keyifli bir rol. Lüküs Hayat’ta Atıfeti çok sevdim. Ona özenerek çalışıyorum. Her şey güzel, fakat bir orkestra şefi geldi ve benim istemediğim tondan çalıyor şarkıyı. Tonu değiştirebilir. Her şey çok güzel olacak, altına imzamı atacağım ama şarkıda ‘ihtirasss’ diye çıktığım yer, oradaki notayı düzgün, temiz çıkaramadığımı düşünüyorum.  Bu yüzden sürekli atışıyoruz orkestra şefiyle.  Ve artık inada bindi. Ben artık akşamları intizar ediyorum.  Şarkıya konsantre oldum. Her yerde ‘ihtirasss’ diye bağıran bir kadın. Yine de emin olmayarak çıktım sahneye. Eleştirmenlerin oyun sonrası yorumlarını okudum. Çok güzel yazılar yazdılar arkadaşlarımızın oyunculukları ile ilgili. Benimle ilgili bir şeyler yazarken bilhassa birkaç eleştirmen yazısında ‘pürüzsüz sesiyle bizleri büyüledi’, ‘büyüleyici sesiyle seyirciyi mest etti…’ ifadelerini kullanmışlar. Ben bunları okuyunca inanamadım.  Eee tabi sonra Aytuğ Ülgen’den özür diledim ve teşekkür ettim. (gülüyor) O da dedi ki; ‘O zaman konser yapıyoruz beraber.’ O konser programlandı fakat o dönem yoğun bir çalışma tempom vardı. O yüzden konser ertelendi.  Bir sonraki sezon Aytuğ’dan kaçamadım. Hemen gün aldı.

Devamı ya da başka bir proje var mı? Bir Şehnaz Oyun’da Elif Melda Yılmaz’ı göreceğiz ama Senfoni ile ayrı bir konser olabilir mi?

Şimdi bu sezonun programını yeni yeni oluşturuyorlar diye biliyorum. Biz de ‘Bir Şehnaz Oyun’a konsantre olduğumuz için şu anda onunla ilgili bir programlama yapamadık. Ama ben tabi ki isterim. Bu sezon olmasa bile bir başka sezon mutlaka olacaktır. Başka illerde Senfoni Orkestrası ile birlikte konser vereceğiz. Bu sezon Mersin’de olacak. Ben bu işe devam edeceğim. Artık müzik kariyeri ile ilgili bir adım attım. Aytuğ Ülgen’e çok çok teşekkür ederim.

Tüm Türkiye dinleyecek ama bir de tüm dünya dinleyecek herhalde…

Tüm dünya demeyelim ama Fransa’da gelecek sezon Leon’da ve Paris’te Senfoniyle değil ama daha küçük bir ekiple benzer repertuarla konserlerimiz olacak.  İstanbul’da, Vedat Sakman’la konser vereceğiz.

Ama ben korktum… Elif Melda Yılmaz’ı sanki elimizden kaçıracağız gibi…

Asla kaçırmazsınız… Hiç kimse beni buradan koparamaz. Ben, Eskişehir Şehir Tiyatrolarını o kadar çok seviyorum ki. Bu seyirci nasıl terkedilir. Buradan gidilir mi? Gidemem… O kadar iyi ekibiz ki. O kadar iyi oyuncular var ki bu ekipte. Yıldızlar tiyatrosu. Ben şimdi bu yıldızlarla oynamaya alıştıktan sonra başka yerde oynamaya zorlanırım.  

Dizilerinde aranan yüzüsün. Kurtlar Vadisi devam ediyor mu? Bu sezon da dizilerde görecek miyiz seni?

Kurtlar Vadisi’nde 2015’te rol aldım. Ajan Meryem olarak.  Kurtlar Vadisi bitti. Geçen sezon bir Ankara dizisi ‘Esaretim Sensin’… Fox Tv’de…65 bölüm kadar o sürdü. Bu sezon için de hiçbir görüşmeye gidemedim. Ocak ayında başlayacak dizilerde olur diye düşünüyorum.  

Atıfeti konuşmadık. Atıfeti konuşalım… Neydi Atıfet?

O, Jesika… Çok eğlenceli bir rol. Çok güzel bir kadını canlandırıyorsunuz. Onun keyfi var. Atıfet çok komik bir karakter. Zaaflar… Çok zeki olmasına rağmen aptallıkları… Hepsi bir arada. Tabi ki birazcık orada oyun üslubu gereği biçimsel bir oyunculuk sergiliyoruz.

Yönetmenlik hiç oldu mu?

Bir Şehnaz Oyun’u oynadıktan sonra bizim ikinci oyunumuz Nalınlardı. Nalınlarda, yönetmen yardımcısı olarak çalıştım.  Sonra da Resimli Osmanlı Tarihinde… Ergin Hoca’nın yönetmen yardımcısı olma şansını buldum. Resimli Osmanlı Tarihi’nden sonra ben yok dedim. Yönetmenlik çok zor bir iş. Büyük bir sabır istiyor.

Eskişehir Kent Konseyi’nin düzenlemiş olduğu Liselerarası Tiyatro Şenliği’nde jürilik yaptın. Nasıl bir duyguydu?

Çok güzel bir kesitti benim için. Senelerdir sahnede olduğunuz için bir şeyleri öyle zannediyorsunuz.  Dışarıya çıkıp başka sahneleri izlediğinizde ‘aaa’ deyip geçmişi hatırlıyorsunuz.  O benim için müthiş bir geçmişe dönüş oldu. Ben de lisede, okul tiyatrosundaydım. Okul tiyatrosu sayesinde, tiyatroya başladım.  Çok keyifli bir süreçti. Onlarla birlikte bende yenilendim, tazelendim. Çok güzel oyunlar vardı.

Peki bu kadar yoğun çalışma içerisinde eşiniz…

Onun varlığına şükürler olsun. Bu hayattaki en büyük şansım. Bu kadar anlayışlı bir insan olamaz. Eşim gibi bir insan olmayı çok isterim.

Oyun sırasında hiç unutamadığınız bir anınız var mı?

Olmaz mı? Çok var… Komiği çok var. Dramatiğini anlatayım.  Belki de Türkiye’deki en güzel farslardan biriydi ‘Karmakarışık’. Çok güzel bir kast yapılmıştı,  çok güzel oynanıyordu. Muhteşem bir yönetmendi. Tadı damağımızda kaldı. Son oyuna kadar bütün oyunlarda, dekor perdelerine saç tokasıyla küçük delikler açıp sahne arkasından oyunu seyrediyorduk. 100 oyun seyrettik. 100 oyun güldük.   O kadar keyifliydi. Seyircinin gülmekten koltuktan yerlere düştüğü bir oyunda, ikinci perde de, ben ikinci perde de çıkıyorum zaten… Kapının arkasında bekliyorum dekorda.  Devrim Özer Akın ve Emre Basalak sahnedeydi. Ben tam kapıyı çalmadan önce deprem oldu. O anda ikisi sarıldılar, birbirlerine tutundular ve hemen yukarı baktılar can havliyle. Çünkü yukarıda spotlar var. O spot düştüğü anda kurtulma imkanımız yok.  Benim gözlerim anında doldu. Durdular. Seyircilerden salonu terk edenler oldu. Ama yarıdan fazlası da salonda kaldı. O da ayrı bir şey. Ve Devrim  ‘ Sevgili seyirciler kaldığımız yerden devam ediyoruz’ diyerek oyuna devam etti. Gözlerim yaşlı, komedi oyununa o kapıdan çıkarak devam ettim.  

Eskişehirlilere bir mesajınız var mı?

Eskişehir seyircisine minnettarım. Sahnedeki her an ve her dakika için onlara teşekkür ederim.  Bugün ki Melda olmama yardım ettikleri için çok teşekkür ederim. Hiç sevgisiz, ilgisiz bırakmadıkları için teşekkür ederim.

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.